28-03-2014 tarihinde eklendi
Şah-ı Enbiya'dan (saa) hadis-i şerifler


 
- “Ey Allah’ın kulları, sizler hasta ve alemlerin Rabbi de tabip gibidir. Hastanın yararı tabibin bildiği ve onunla tedbir ettiği şeylerdedir, nefsinin istediği ve kendisinin çıkardığı (önerdiği) şeylerde değildir. Öyleyse Allah’ın emrine teslim olun ki kurtuluşa eresiniz.”[1] 
 
- “Kim sabahlar da Müslümanların meseleleriyle ilgilenmezse onlardan değildir; kim “Ey Müslümanlar!” diye feryat eden birinin sesini duyar da onun yardımına koşmazsa, Müslüman değildir.”[2] 
 
- Hz. Peygamber (s.a.a) bir grup ashabı savaşa gönderdi, döndüklerinde şöyle buyurdu: 
“Çok hoş geldiniz; ne mutlu küçük cihadı yapıp boyunlarında büyük cihat kalan kavme!” Ya Resulellah, büyük cihat nedir?” diye sorduklarında; “Nefisle cihat etmektir.” buyurdular.[3] 
Allah’ın Lanetine Uğrayan Alim! 
 
- “Ümmetimin içerisinde bidatler ortaya çıktığında alim ilmini ortaya koymalıdır; kim bunu yapmazsa Allah’ın laneti ona olsun.”[4] 
 
- “Alimler dünya işlerine girmedikçe peygamberlerin eminleri (güvendikleri vekilleri)dirler.” Ya Resulellah, dünya işlerine girmeleri nasıl olur? diye sorduklarında şöyle buyurdular: “Sultana (Tağut olan hakim yöneticilere) uymalarıyla olur. Bunu yaparlarsa dininiz hususunda onlardan sakının.”[5] 
 
- “Ben ümmetim hakkında ne müminden korkarım ne de müşrikten; müminin önünü imanı alır, müşriki ise küfrü yok eder. Ben sizler için konuşmasını bilen dilli münafıktan korkarım; sizin bildiğinizi hoşlandığınızı söyler, ama sevmediğinizi yapar.”[6]  
 
- “Kıyamet günü olduğunda bir münadi şöyle nida eder: Zalimler ve zalimlerin yardımcıları, onların mürekkeplerini güzelleştirenler yahut keselerinin ağzını bağlayanlar veya kalemlerini sivri edenler neredeler? Onları da zalimlerle haşr edin.”[7] 
 
 
- “Benim Ehl-i Beyt’imi kendi aranızda, vücuttaki baş ve baştaki iki göz gibi kabul edin. (Tabiatıyla) Baş, gözler olmadan yolunu bulamaz.”[8] 
 
 
- “İnsanların en kötüsü ahiretini dünyasına satan kimsedir; bundan daha kötü olan da, ahiretini diğerlerinin dünyasına satandır.”[9] 
 
- “Kim bir sultanı (güç sahibini) Allah’ı gazaplandıran bir şeyle hoşnut ederse, Allah’ın dininden çıkmış olur.”[10] 
Zengine Zenginliği İçin Boyun Eğmek! 
 
- “Kim bir zenginin yanına gelerek (zenginliği için) ona boyun eğerse, dininin üçte ikisi gider.”[11] 
 
 
- “İyi insanın alameti on şeydir: Allah için sever, Allah için buğz eder, Allah için arkadaş olur, Allah için ayrılır, Allah için sinirlenir, Allah için razı olur, Allah için çalışır, Allah’a el açar, Allah için korkar....ve Allah için iyilik yapar.”[12] 
 
- “Bir zaman gelecektir ki benim ümmetim, alimleri ancak güzel elbise, Kur’ân’ı ise güzel sesle tanırlar ve Allah’a yalnız Ramazan ayında ibadet ederler. Böyle oldu mu Allah-u Teala, ilmi, hilmi ve merhameti olmayan bir hükümdarı onlara musallat kılar.”[13] 
 
- “Kıyamet günü olduğunda, alimlerin kalemlerinin mürekkebi şehitlerin kanlarıyla ölçülür; alimlerin kalemlerinin mürekkebi şehitlerin kanlarından daha üstün gelir.”[14] 
 
- “Kim kurtuluş gemisine binmeyi, güvenilir bir kulptan tutmayı ve sağlam bir ipe sarılmayı severse, Ali’yi sevsin; onun düşmanına düşman olsun ve onun evladından olan Hidayet İmamlarına uysun; zira onlar benim halifelerim, vasilerim, benden sonra Allah’ın yaratıklarına olan hüccetleri, ümmetimin efendileri, takvalıları ve cennete rehberlik eden kimselerdir. Onların hizbi benim hizbimdir, benim hizbim ise Hizbullah’tır; onların düşmanlarının hizbi ise Hizb’uş- Şeytan’dır.”[15] 
 
- “Yükünü insanların üzerine atan kimse, melundur (Allah’ın rahmetinden uzaktır).”[16] 
 
- “Kıyamet günü olduğunda, dört şeyden sorulmadıkça insan yerinden hareket etmez: Ömrünü nerede geçirdiğinden, gençliğini nerede çürüttüğünden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve biz Ehl-i Beyt’in sevgisinden.”[17] 
 
- “Şem’un, cahilin nişaneleri nedir? diye sorduğunda Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular: 
“Cahil ile arkadaş olursan seni zahmete düşürür, uzak durursan küfreder, sana bir şey verirse minnet eder, sen bir şey verirsen nankörlük eder, sırrını ona söylersen hıyanet eder, sırrını sana söylerse seni (onu yaymakla) suçlar, zengin olursa azar, kaba ve katı yürekli olur, fakir olursa Allah’ın nimetini inkar eder ve günahtan çekinmez, sevinçli olursa haddini aşar ve azgınlık yapar, üzülürse ümitsizliğe kapılır, gülerse kahkahayla güler, ağlarsa çığlık atar, iyilere dil uzatır, Allah’ı sevmez, O’nun haklarını gözetmez, O’ndan utanmaz, O’nu anmaz, razı etsen seni över ve sende bulunmayan iyilikleri sana nispet verir, sinirlenirse övgüleri kesilir ve sende bulunmayan kötülükleri sana nispet verir. İşte cahilin durumu budur.”[18] 
 
- Resulullah (s.a.a): “Ya Ali! Altı yüz bin koyun, altı yüz bin dinar, yoksa altı yüz bin kelime mi (söz) istiyorsun?” buyurduğunda, Hz. Ali (a.s): “Ya Resulellah! Altı yüz bin kelime (söz) istiyorum” dedi. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdular: 
 
“Altı yüz bin sözü altı cümlede toplayıp sana söylüyorum; onlar şunlardır: Ya Ali! İnsanların müstehap ve farz olmayan işlerle uğraştıklarını gördüğünde, sen farzları tamamlamakla meşgul ol. İnsanların, dünya işleriyle uğraştıklarını gördüğünde sen ahiret işiyle uğraş. İnsanların diğerlerinin ayıplarıyla uğraştıklarını gördüğünde sen kendi ayıplarınla meşgul ol (onları düzeltmeye çalış). İnsanları dünyayı süslemekle meşgul olduklarını gördüğünde sen, ahiretini ziynetlendirmeye çalış. İnsanların çok amel yapmakla meşgul olduklarını gördüğünde, sen temiz amel yapmakla meşgul ol. İnsanların, halka tevessül ettiklerini gördüğünde, sen Allah’a tevessül et (O’na el aç).”[19] 
 
- “Yıldızlar (denizlerde yolunu kaybedenlerin) boğulmaktan emanda kalmalarına (kurtulmalarına) bir vesile olduğu gibi, benim Ehl-i Beyt’im de ümmetimin ihtilaftan emanda kalması için bir vesiledir. Bu yüzden Arap’tan (veya herhangi bir milletten) bir kabile onlara muhalefet ederse, ihtilafa düşer ve şeytan hizbinden olur.”[20] 
 
 
- “Rabbim dokuz şeyi bana tavsiye etmiştir: Gizlide ve açıkta ihlaslı olmayı, sevinç ve gazap halinde adaletli davranmayı, fakirlik ve zenginlikte iktisatlı olmayı, bana zulmedeni affetmeyi, beni mahrum bırakana ihsanda bulunmayı, benimle ilişkisini kesenle ilişki kurmayı, susmamın tefekkür, konuşmamın zikir ve bakışımın da ibret olmasını.”[21] 
 
- “Ya Cabir! Benim vasilerim ve benden sonra Müslümanların İmamı; önce Ali’dir, sonra Hasan, sonra Hüseyin, sonra Ali bin Hüseyin, sonra “Bakır” olarak meşhur olacak Muhammed bin Ali; -Ey Cabir, sen onu (İmam Bakır’ı) göreceksin, onunla karşılaştığın vakit benim selamımı kendisine söyle- sonra Cafer bin Muhammed, sonra Musa bin Cafer, sonra Ali bin Musa, sonra Muhammed bin Ali, sonra Ali bin Musa, sonra Muhammed bin Ali, sonra Ali bin Muhammed, sonra Hasan bin Ali, sonra da Kâim (Mehdi)’dir ki, onun ismi benim ismim, künyesi benim künyemdir. O, Hasan bin Ali’nin oğludur. Allah onun eliyle yeryüzünün doğusu ve batısını fetheder. O kendi dostlarına o kadar gizli kalır ki, artık Allah’ın kalplerini imanla imtihan ettiği kimselerden başkası onun imametine inanmakta sabit kalmaz.”[22] 
 
- “Kim Allah için kırk gün ihlasla amel ederse, hikmet çeşmeleri kalbinden diline dökülür.”[23] 
 
- “Ya Ali, kıyamet günü, üç gözden başka her göz ağlayacaktır; Allah yolunda geceleri yatmayan göz, Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmayan göz ve Allah korkusundan ağlayan göz.”[24] 
 
- “Ben ilmin şehri, Ali de onun kapısıdır; ilim isteyen o kapıya gelmelidir.”[25] 
 
Beş Şeyin Beş Şeyden Önce Ganimet Oluşu 
 
- “Ya Ebazer! Beş şeyi beş şeyden önce ganimet bil: İhtiyarlıktan önce gençliğini, hastalıktan önce sıhhatini, fakirlikten önce zenginliğini, işin çıkmadan önce boşluğunu ve ölümden önce hayatını.”[26] 
 
- “Allah-u Teala şekil ve mallarınıza bakmaz, kalp ve amellerinize bakar ancak.”[27] 
 
- “Ey insanlar! Ben aranızda iki değerli emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz; onlar, Allah’ın kitabı ve Ehl-i Beyt’imdir.”[28] 
 
- Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: Meryem oğlu İsa havarilerine şöyle buyurdu: “Kendinizi Allah’a sevdirin ve O’na yaklaşın” Ya Ruhellah! Hangi vesile ile kendimizi O’na sevdirelim ve O’na yaklaşalım? dediklerinde, Hz. İsa: “Günah işleyenleri sevmeyerek ve onlara buğz ederek Allah’ın rızasını elde ediniz.” buyurdu. Ya Ruhellah! O halde kiminle oturalım? dediklerinde de Hz. İsa: “Görünüşü, size Allah’ı hatırlatan, konuşması bilginizi artıran ve ameli sizi ahirete meyillendiren kimseyle oturun.” buyurdu.[29] 
 
- “Kimde şu dört sıfat olursa münafıktır; bunlardan biri de onda olursa onu terk edene kadar bir nifak sıfatı onda olur: Konuştuğunda yalan konuşan, verdiği sözde durmayan, anlaştığında hıyanet yapan, tartıştığında haktan sapan kimse.”[30] 
 
- “Bilin ki, ümmetimin en kötüleri, şerlerinden korkulduğundan dolayı saygı gösterilen kimselerdir. Bilin ki, şerrinden korkarak halkın saygı gösterdiği kimse benden değildir.”[31] 
 
- “Biz kurtuluş gemisiyiz, kim bu gemiye binerse kurtulur, kim de ondan uzaklaşırsa helak olur. O halde kimin Allah’tan bir haceti, isteği olursa, onu biz Ehl-i Beyt’e tevessül ederek (bizi vasıta kılarak) dilesin.”[32] 
 
- “Ey Müslümanlar! Zinadan sakının; çünkü zinada, üçü dünya, üçü de ahirette olmak üzere altı hususiyet vardır: Dünyada olanlar şunlardır: Zina, değeri yok eder, fakirlik doğurur, ömrü azaltır. Ahirette olanlar da şunlardır: Zina, Allah’ın gazabına, hesabın zorluğuna ve ateşte ebedi kalmaya sebep olur.”[33] 
 
- “Ya Ali, şu üç şeye sahip olmayanın hiçbir ameli doğrulmaz: Kendisini Allah’a karşı günah işlemekten alıkoyacak takva, akılsızın cehaletini önleyecek ilim ve insanlarla iyi geçinebilmesini sağlayacak akıl.”[34] 
 
- Sizlerden biriniz, bir kötü iş gördüğünde onu eliyle ortadan kaldırsın; buna gücü yetmezse diliyle ona karşı çıksın; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğz etsin; ki bu (sonuncusu) imanın en zayıf mertebesidir.”[35] 
 
- “Bilin ki kim, Âl-i Muhammed (Ehl-i Beyt)’in sevgisi üzere (onların halleriyle hallenerek) ölürse şehit olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisiyle ölürse, günahları bağışlanmış olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, tövbe etmiş olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, imanı kamil bir mümin olarak ölmüştür; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse ölüm meleği, sonra da Nekir ve Münker onu cennetle müjdeler; bilin ki kim, Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, gelinin kocasının evine uğrulandığı gibi o da cennete uğrulanır.”[36] 
 
- “Ya Ali! Şarap içen puta tapan gibidir. Ya Ali! Allah, şarap içenin namazını kırk gün kabul etmez ve o kırk gün içerisinde ölürse kafir olarak ölmüş olur.”[37] 
 
- “Yumuşaklık nede olursa onu süsler; sertlik de nede olursa onu çirkinleştirir.”[38] 
 
- “Kim (gücü olduktan sonra) hacca gitmeyi geciktirerek hacca gitmeden ölürse Allah-u Teala onu, kıyamet günü Yahudi veya Hıristiyan olarak haşr eder.”[39] 
 
- “Namahreme bakmak, şeytanın oklarından zehirli bir oktur, (bakanın kalbine işler); öyleyse kim Allah-u Teala’dan korkarak namahreme bakmazsa, Allah-u Teala ona öyle bir iman verir ki, onun tadını kalbinde hisseder.”[40] 
__________________________ 
Dip notlar
[1] - Mecmuat’ul- Verram, c. 2, s. 117. 
[2] - Bihar’ul- Envar, c. 74, s. 339. 
[3] - Vesail’uş- Şia, c. 11, s. 122. 
[4] - Usul-u Kafi, c. 1, s. 54. 
[5] - Usul-u Kafi, c. 1, s. 46. 
[6] - Bihar’ul- Envar, c. 2, s. 110. 
[7] - Bihar’ul- Envar, c. 75, s. 372. 
[8] - Fusul’ul- Muhimme, s. 8. Mecma’uz- Zevaid, c. 9, s. 172. 
[9] - Bihar’ul- Envar, c. 77, s. 46. 
[10] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 107. 
[11] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 23. 
[12] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 45. 
[13] - Bihar’ul- Envar, c. 22, s. 454. 
[14] - Leâl’il- Ahbar, c. 2, s. 272. 
[15] - Yenabi’ul- Mevedde, s. 445. 
[16] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 71. 
[17] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 105. 
[18] - Tuhaf ‘ul- Ukul, s. 39. 
[19] - Mevaiz’ul- Adediyye, bab. 6, fasıl 4, hadis: 1. 
[20] - Savaik’ul- Muhrika, s. 87. 
[21] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 69. 
[22] - Yenabi’ul- Mevedde, bab. 94, s. 494. 
[23] - Cami’us- Seadat, s. 2, s. 202. 
[24] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 23. 
[25] - Cami’us- Sağir, s. 1, s. 415. 
[26] - Bihar’ul- Envar c. 77, s. 75. 
[27] - Bihar’ul- Envar c. 77, s. 88. 
[28] - Sünen-i Tirmizi, hadis: 4036. 
[29] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 81. 
[30] - Hisal-u Saduk, c. 2, s. 254. 
[31] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 107. 
[32] - Feraid’us- Simtayn, s. 5. Erceh’ul- Metalib, s. 461. 
[33] - Hisal-u Saduk, c. 1, s. 320. 
[34] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 21. 
[35] - Müsned-i Ahmet b. Hanbel, c. 3, s. 49. 
[36] - Tefsir-i Keşşaf, s. 4, s. 220. 
[37] - Bihar’ul- Envar, c. 77, s. 47. 
[38] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 88. 
[39] - Bihar’ul- Envar, c. 77, s. 58. 
[40] - Cami’us- Seadat, c. 2, s. 12.
http://caferider.com.tr/sah-i-enbiya-dan-saa-hadis-i-serifler_h11366.html