TAHRAN – İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani; Suriye’deki krizin çözümü için temel adımın, bölgedeki bazı devletlerin silahlı terör gruplarını desteklemeye son vermesi ve Suriye’deki teröristlerin ülke dışına çıkartılması şeklinde olması gerektiğini dile getirdi.
İran’ı ziyaret etmekte olan BM Eski Genel Sekreteri Kofi Annan ve kendisine refakat eden heyetle ile dün bir araya gelen Ruhani; Suriye'de yaşanmakta olan üzücü olaylara dikkat çekerek silahlı terör gruplarının Suriye'de uyguladığı şiddetin sona erdirilmesi ve Suriye halkına insani yardım ulaştırılması gereğini ifade etti.
Terör, şiddet ve radikalizmin bölgede en büyük kâbusu teşkil ettiğini dile getiren Ruhani; terörle mücadelenin dünyada bütün devletlerin desteklediği daha ciddi ve düzenli bir faaliyet haline gelmesini umut ettiğini belirtti.
Öte yandan bölgesel gelişmelerde İran’ın üstlendiği belirleyici role işaret eden Annan; Suriye’deki krizinin BM Güvenlik Konseyi ve başta İran olmak üzere bütün bölge ülkelerin katılımıyla, siyasi yöntemlerle çözülmesi ve şiddetin biran önce durdurulması çağrısında bulundu.
Suriyelilerin Seçimle Belirleyeceği Gelecek Batılıların İddialarıyla Çelişiyor
Bu arada İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif, Suriye krizine siyasi çözüm bulma ve şiddeti durdurma gerekliliğini yineledi.
Zarif Fransa eski Dışişleri Bakanı Herve de Charette’le görüşmesi sırasında Suriye halkının kendi kaderini seçim sandıklarında belirlemesi gerektiğine dikkat çekerek batılıların Suriye’de seçim olması halinde Suriye halkının belirleyeceği geleceğin iddialarıyla çelişeceğini çok iyi bildiklerinin altını çizdi.
Ortadoğu bölgesinde Arap ülkelerinin tanık olduğu gelişmelerin radikal İslam tehlikesini arttırdığını, bu nedenle bölgenin şiddet ve radikal İslam’dan arınmış yeni bir model ve fikre ihtiyaç duyduğunu belirten İran Dışişleri Bakanı, İran’ın körfez ülkelerine yıllar önce toplu güvenliğe ilişkin bir plan önerdiğine işaret etti.
Diğer yandan Fransa eski Dışişleri Bakanı Charette, İran’ın bölgede ve dünya barış ve güvenliğinin sağlanmasındaki etkin rolüne dikkat çekerek nükleer görüşmelerindeki karşılıklı güvenle olumlu sonuçlara ulaşılabileceği değerlendirmesini yaptı.