Dünya Caferi Alimler Birliği, Cem Vakfı ve Uluslararası El Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilciliği’nin ortaklaşa düzenlediği “Rahmet Güneşi ve İslam'da Kardeşlik Konferansı’nda konuşan İran İslam İnkilabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin Doğu Azerbaycan Temsilcisi ve Tebriz Cuma İmamı Ayetullah Müçtehid Şebisteri önemli mesajlar verdi.
Şebisteri, şunları belirtti: "Acaba insanın kendisine örnek alacağı kamil insan kimdir? Kimine göre film artisti, kimine göre Batılı bir kişi mükemmel örnektir. Ancak Kur’an-ı Kerim, Müslümanların örnek alıp benzemeye çalışacağı en mükemmel insanın Hz. Muhammed Mustafa (saa) olduğunu beyan buyurmaktadır. Hz. Peygamber (saa) iki konuya büyük önem vermiş ve bu iki konu üzerinde tekitle durmuşlardır. Bunlardan biri tevhit, diğeri de vahdettir. O’nun ilk daveti kelime-i tevhit idi. Vahdet konusunda ise biliyorsunuz Hacer’ül Esved yerine konulacağı sırada ashap arasında ihtilaf yaşanmıştı. Ancak Allah Resulü (saa), Müslümanların ihtilafını gidermek için, Hacer’ül Evsed’in bir sergi üzerine konulmasını ve her kabileden bir kişinin birlikte tutarak yerine koymasını istemiş ve böylece vahdet içinde sorun çözülmüştü.
Bedir savaşında Müslümanların sayısı 313 kişiydi. Kâfirler ise bin kişiden fazlaydı. Düşman tarafı ‘acaba bunların sayısı göründüğü kadar mıdır, yoksa saklanmış olabilirler mi?’ diye merak etmişti. Ebu Süfyan, onların sayılarından emin olmak için casuslar görevlendirerek kendisine malumat verilmesini emretti. Casuslar gördükler ki gerçekten de sayıları 313 kişidir. Sayıca az olmalarına rağmen onlardaki birlik, azim ve sebat onları hayrete düşürdü.
Durumu Ebu Süfyan’a bildirerek dediler ki; ‘evet bunların sayısı gördüğümüz gibi 313 kişidir ama safları sıkı tek vücut gibidirler’ Bunlar bize galip olacaklardır. Ebu Süfyan buna inanmadı. Ancak savaşın sonunda zafer onların oldu. Allah da (cc) onların hakkında ayet nazil eyledi. Günümüzde de görüyoruz ki birbiriyle birlik içinde olan cemiyetler her zaman yaptıkları her işte başarılı olmuşlardır. Bizim derdimizin dermanı da vahdet ve birliktir.
Dünyada bir buçuk milyar Müslüman var, diğer yanda iki milyon Siyonist var. Ancak gelin görün ki, o azınlığın elinde Filistin milleti hapis hayatı yaşıyor. Bu bir avuç Siyonist, Filistin’e eziyet ediyor, topraklarını işgal ediyor, onları açlığa sefalete mahkûm bırakarak, bu halkı öldürüyorlar. Sebebi nedir? Eğer bu bir buçuk milyar İslam dünyası birlik ve vahdet içinde olsalardı, durum böyle olur muydu? Bizler bu mübarek günde vahdetin önemini yeniden gözden geçirmemiz gerekir. Hem Hz. Peygamber (saa) ve hem de İmam Cafer-i Sadık’ın (as) viladet günlerinde bunun idrakine varalım.
Bu gün burada Sünni’siyle Alevisi-Caferi’siyle bu kutlu günde bir araya gelerek bu azametli toplantıda vahdet içinde bir olmanın güzelliğini ortaya koyduk. Bu güzelliği daha çok pekiştirmenin gayreti içinde olalım. İslam ahlakını, peygamber ahlakını kendimize örnek alalım. Peygamberimiz (saa) bir gün, “Din kardeşlerimi görmeyi çok arzu ediyorum” diye buyurdu. Ashap; “Ya Resulallah, biz senin kardeşleriniz değil miyiz?” diye sorunca Peygamberimiz (saa), “Hayır siz benim ashabımsınız. Benim kardeşlerim ahir zamanda beni görmeden bana iman edenlerdir” buyurdular. Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki: “Muhammed, Allah'ın peygamberidir ve onunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı çetindirler”
Tekfirciler ve Vehbilerin yaptıkları yüzünden Müslümanı terörle özdeşleştiriyorlar. Tekfirciler ve Vehabiler Suriye’de, Irak’ta katliam yapıyorlar, masum insanları öldürüyorlar. Bunlar, İslam düşmanlarıdır. Bunlara karşı dikkatli olmalıyız. Bizler birliğimizi ve dirliğimizi koruyacağız, vahdetimizi güçlendireceğiz. Ümitvar olunuz, Peygamberimiz’in (saa) son vasisi Hz. Mehdi, (af) gelişiyle ‘Lailaheillallah’ bayrağını yeniden bütün dünyada dalgalandıracaktır. Allah o günü yakın etsin.” diye konuştu.