Böyle bir konuyu ele almadan önce pişmanlık ifade etmemiz gerekir mi? Öyle olsun, haydi: Bir mülteci kampını kuşatma altına alan suçludur; insanları açlık veya susuzluktan öldüren suçludur; ve böyle bir zulme karşı sesini çıkarmayan suçludur! Yeterince adil mi? Peki, şimdi esas meseleye girelim.
Ariel Şaron'un ölümünün ardından, Suriye'deki muhalefeti destekleyenlerden ve Lübnan'da Direniş'i hedef alanlardan tek bir cümle bile gelmedi! Deneyim, ideoloji, siyaset, tarih ve coğrafya temelinde söyleyebiliriz ki, bu insanların çoğunluğu Filistin davasının destekçisi değil. Öte yandan, dünya çapında Filistinlilerin maruz kaldığı aşağılanma ve katliamların hiçbirisine karşı durmadılar, ancak şunu söylediler: “Şaron kendisine, Yermuk Filistin mülteci kampında birilerinin onun Sabra ve Şatila'da başladığı şeyi sürdürdüğünü söylemesinden birkaç gün sonra öldü!”
Bunun Filistinlilerle dayanışma ifadesi olduğuna inanan varsa, inansın. Böyle aptalca bir sloganın Filistinlilere yardım ettiğini düşünenler, gülünç oluyorlar.
Fakat aslına bakarsanız, Yermuk Sabra ve Şatila değildir. Suriye Lübnan değildir. Suriye ordusu, ne işgalci İsrail güçleridir ne de ırkçı Lübnanlı çeteler. Kamptaki silahlı gruplar, Filistin devriminin öncüleri değildir. Selefi Filistinli hareketi, Filistin Kurtuluş Örgütü değildir. Ve Filistin'e giden yol Şam'dan geçmez.
İlk ve temel olarak Filistinliler, gerçekle kendi kendilerine yüzleşmelidir, liderlerden önce halk, 1948'de çalınan tarihsel topraklar ile işgal altındaki Batı Şeria ve özgürleştirilmiş, ancak büyük bir hapishaneye dönüştürülmüş Gazze'nin sakinlerinden önce, mülteciler gerçekle yüzleşmelidir.
Bugün, gelişen olaylar, yüzde yüz Filistinli sorumluluğudur. Bu bir gerçektir ve bunu inkar edenler bize sloganlar değil, kanıtlar sunmalıdır. Suriye'deki Filistinliler dünyanın her köşesinde kendi halklarından olan insanların yoksun kaldığı avantajlara – Gazze ve Batı Şeria'da bile sahip olmadıkları avantajlara – sahiptir. Suriye'de Filistinliler, vatandaş idiler.
Doğal olarak Filistinliler, bütün Suriyeliler gibi baskıya, zulme ve yoksulluğa katlandı. Aynı zamanda Şam'la ilişkilerinden yararlanan bazı Filistinli güçlerin uygulamalarına da maruz kaldı. Peki bugün Yermuk'a ne oldu? Onu hedef haline getiren neydi? Bu kampta yaşayan Filistinlileri Beşar Esad'ın devrilmesine inanmaya ne itti?
2011 ortasında Yermuk, Suriye krizinin kalbine yerleşti. Hiçkimse kampın tarafsız kalacağını düşünmüyordu, fakat aklı başında hiç kimse, kampın önemli bir bölümünün silahlarını Suriye'ye karşı kaldıracağını bekleyemezdi.
Kamp, iç çatışmalara tanıklık etti, daha sonra bazı kamp sakinleri “isyan etti” ve geniş bölgelerin kontrolünü “Suriye devrimi” adına ele geçirdi. Suriye ordusunun içeriye girmesine izin vermediler ve kampı, muhalif silahlı gruplar için bir güvenli bölgeye çevirdiler.
Suriye ordusu kampı bombaladı. Militanlar ve siviller öldü. Bunu, büyük bir göç izledi. Kampta kalanlar, yeni bir sürgün yaşamayı reddedenler ile, silahlı grupların üyeleri ve onların aileleri. Birkaç ay içinde kamp, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ve El Nusra Cephesi gibi gruplar için bir sığınağa dönüştü.
Kampın en önde gelen grubu, Hamas siyasi büro şefi Halid Meşal'in bir koruması da dahil olmak üzere Hamas üyeleri tarafından kurulmuş olan Eknaf Beytü'l-Makdis (Kudüs Dolayları) Tugayları. Hamas, grubun liderlerinin artık kendi örgütsel yapısının içinde olmadığını ileri sürüyor, ancak eylemlerini kınamayı hâlâ reddediyor. Bu militanlardan bazıları, kampın dışındaki, hatta Şam kırsalının dışındaki silahlı gruplara destek sağladı.
Bu sırada Suriye ordusu kampa girmedi ve böyle bir niyeti de yok. Suriye otoriteleri bu yönde bir karar aldı ve kamptaki silahlı gruplar da dahil olmak üzere bütün taraflar bunu biliyor. Filistinliler kendileri militanları çıkmaya zorlamadığı ve kampı Suriye hengamesinden uzak tutmaya karar vermediği sürece hiçbir gerçek çözüme ulaşılamayacaktır.
Fakat buradaki gerçek mesele, Yermuk'un ötesine gidiyor. Kamp, pek çok Filistinliyi barındırıyor ve buna Filistin içindeki ve diasporadaki İslami hareket taraftarları da dahil. Bir Filistinli bilinci temelinde, bugün olanların onların davalarının geleceğiyle ilgili inançlarına ters düştüğü söylenebilir. Suriye'de, Mısır'da ve diğer ülkelerde İslamcıların davranışları, felaket getirdi.
Bir Filistinli, Esad rejimini yıkma yönündeki bu büyük coşkunun gizemini açıklayabilir mi? Suriye'yi yok ederek kimin çıkarlarına hizmet ediyorlar?
Neden 1948 topraklarından, Batı Şeria'dan veya Gazze'den bir Filistinli genç, birkaç kilometre yürüyüp toprağını çalan işgalcilere karşı kendini havaya uçurması mümkünken, Suriye'ye gidip kendini havaya uçurmaya hazırlanır? Filistinlilerin Suriye'deki savaşa katkı yaptığını gösteren bir dizi olgu var.
Aralık 2013 tarihli bir BBC raporuna göre Gazze'den 30 Filistinli Suriye'de öldü ve 70 kadar Filistinli'nin Gazze'den Suriye'deki savaşa gittiği tahmin ediliyor. Gazze'deki önde gelen Selefi lider Abdullah el-Makdisi France 24'e, “27 kadar mücahit Suriye'de savaşmaya gitti, bunlardan bazıları geri döndü, bazıları şehit oldu, bazıları yaralandı, bazıları da hâlâ orada veya Suriye'den ayrılarak başka ülkeye gitti” dedi.
Hayatını kaybedenler arasında intihar bombacısı Vissam el-Atl ve Fahid el-Habaş da var ve bu kişiler için Hamas hükümeti tarafından verilen ölüm ilanında “Suriye'de şehit oldukları” söylendi. Hamas polisi, Habaş'ın Humus'ta El Nusra Cephesi saflarında savaşırken öldüğü söylenen resmi afişler dağıttı. Kardeşi, İngiliz medyasına, Fahid'in “Suriye'de Şiilere karşı savaşmak istediğini” söyledi.
Kassam Tugayları liderlerinden Muhammed el-Kuneyta, IŞİD savaşçılarını eğitirken öldü. Muhammed Cihad el-Zaanin de IŞİD saflarında savaştı ve “Allah yolunda şehit olduğu !!!” açıklandı.
Gazze'deki Eben Tamima Merkezi de Nidal el Aşi ve Said Şaalan'ın “Suriye'deki Selefi hareketin şehitleri olduklarını” açıkladı.
Bu Filistinliler ne yapıyor? Neden bunu yapıyorlar? Kim onları durdurabilir veya onları başka yerde savaşmaya ikna edebilir? Genel durumu gözden geçirmesi gereken, Filistinli mültecilerdir.
Filistin'i özgürleştirmek isteyen bir kişi, esas işgalci ve esas suçluya – İsrail'e – hizmet etmek üzere ABD komutası altında çalışan bir katiller topluluğuna katılmaz.
İbrahim el Emin / Al Akhbar- medyasafak.com
|
|