A- Ebu Haşim'i Cafer'i derki:
Bir kişi imam'dan (a.s) "Niye yoksul kadın mirastan bir hisse ve erkek ise iki hisse almakta" diye sordu. İmam buyurdular ki:
- Çünkü kadın cihad etme ve masrafları karşılamakla sorumlu değil ve yine yanlışlıkla öldürülen birinin kan parasını ödemek erkek için gerekli olduğu halde kadın için değildir. [1]
Ebu Haşim ben içimden "Bu soruyu "İbn-i Eb'il -Avca"nın da İmam Sadık"tan (a.s) sorduğunu ve aynı cevab'ı aldığını duymuştum diye geçirdim" der ve ekler: Bu sırada imam Askeri (a.s) bana dönerek şöyle buyurdular:
- Evet bu ibn-i Ebi'l Avcâ'nın sorusudur ve soru bir olunca bizim cevabımız da birdir; önceki imam'ın karşılaştığı şeyle sonraki imam da (a.s) karşılaşır. Bizim evvelimiz ve sonuncumuz ilim ve makamda eşittir. Allah resulu ve Ali aleyhima selat ve selamlar'ın da fazilet ve imtiyazları sabittir."[2]
B- Hasan b. zarif imam Askeri'ye (a.s) şöyle yazdı:
Allah resulünün -sav- hz. Ali (a.s) hakkında buyurduğu "Ben kimin mevlâsı isem Ali de onun mevlasıdır" buyruğunun manası nedir?
İmam, bu soruya verdikleri cevapta şöyle buyurdular.
- O hazret'in bu söz'den maksadı, ümmetin ihtilaf ve tefrika ettiği zaman Allah hizbi (ve hak izleyicilerinin) tanınması için Ali aleyhisselamı imamet'e atamaktır.[3]
C- Harevî der ki: İsbat'ın oğullarından birisi bana, "İmam Askeri'ye (a.s) bir mektup yazdım ve dostları arasındaki ihtilafı bildirdim, ihtilafları gidermesi için ondan bir delil (keramet) göstermesini istedim dedi.
İmam cevabında şöyle yazdılar:
"Doğrusu aziz ve yüce Allah akıllı kimse ile sohbet eder ve hiç kimse peygamberlerin sonuncusu ve günderilmişlerin efendisi islam peygamberi'nin -sav- getirdiği mucize ve nişanelerden daha fazlasını gösteremez, böyleyken yinede kavmi ona "sihirbaz ve yalancı"dır dediler, o hidayet edilebilecekleri hidayet etti. Yanlız şu var ki, mucize halkın çoğusunun susmasına ve sakinleşmesine sebeptir ve bu da Allah'u Teala bize izin verdiği zaman konuştuğumuz ve konuşmamızı engellediğinde de sustuğumuz içindir.
Eğer Allah hakkın aşikar olmasını istemeseidi peygamberleri müjde vermeye ve korkutmaya teşvik etmezdi. Allah peygamberleri zayıf ve kudretli zamanlarında hakkı aşikar ettiler ve bazende Allah emrini tamamlaması ve hükmünü tastik etmesi için konuştular.
Halk bir kaç kısımdır; bir grubu aydın ve Sıratta kurtuluşa erişmiş, hakka ulaşmış islamın usul ve furusuna bağlıdır, iki taraflı ve şüpheci değillerdir, başka bir sınınak da aramazlar.
İkinci grub hakkı ehlinden almazlar; bu grup denizde yolculuğa çıkan, deniz mustarip olduğu zaman mustarip olan ve sakinleştiği zaman da sakinleşen kişilere benzerler.
Üçüncü grub'a ise şeytan musallat olmuştur çekememezlik yüzünden hak ile muhalefet etmeye ve batıl vasıtasıyla hakkı yok etmek için çalışmaya başlamışlardır (Doğru yoldan uzaklaşıp) sağa, sola gidenleri bırak; çoban istediği zaman sürüyü çok az bir çaba ile toplayacaktır.
Dostlarımızın ihtilaflarından bahsettin, azamet ve yücelik yeterli delil olsa şüphesiz hüküm ve hilafet mevkisinde olan, (yani masum imam karar alıp emretmeğe daha liyakatlidir. Sen emrin altındakilere iyi davran esrarımızı açıklamaktan ve mevki, makamı arzulamaktan çekin ki, bu ikisi insanı helakete sürükler.
Fars eline sefer etmek istediğini bildirdin; Fars'a git. Allah, hakkında hayır ve iyilik versin, inşaallah sağlık ve emniyetle Mısır'a gidersin dostlarımızdan güvenilir kimselere selamımı ulaştır ve onlara Allah huzurunda takva ve sakınmayı emret ve onlara, bizim esrarımızı açıklayanların bizime savaşmakta olduklarını bildir"
İsbat'ın oğlu der ki: Ben "sağlık ve emniyetle Mısır'a girersin" cümlesini okuduğum zaman manasını düşünmedim, Bağdat'a geldim Fars'a gitmek istiyordum ama bu istek gerçekleşmedi ben'de Mısıra gittim (o zaman imam'ın (a.s) niye "Mısır'a gidersin" buyurduğu anlaşıldı.[4]
D- "Muhammed ibn'il Hasan b. Meymun" der ki:
- İmam Askeri'ye (a.s) bir mektup yazarak fakirlik ve yoksulluktan şikayet ettim sonra da kendi kendime İmam Sâdık (a.s) : Bizim ile fakirlik, bizden başkasıyla tokluktan hayırlıdır ve bizim ile öldürülmek bizim düşmanlarımız ile yaşamaktan daha iyidir; buyurmamışlar mıdır." dedim.
İmam (a.s) bu mektubun cevabında şöyle yazdılar:
- "Bizim dost ve sevdiklerimizin günahları çoğaldığı zaman aziz ve yüce Allah onları fakirlik ve yokluk vasıtasıyla noksanlık ve günahtan kurtarır, aynı zamanda günahlarından çoğusunu affeder ve bağışlar. Kendi kendinede söylediğin gibi bizimle fakirlik, düşmanlarımız ile mustağni olmaktan iyidir ve biz, ise sığınanlara sığ
ınağız ve bizde basiret arayanlara nuruz ve bize sarılanlara bekçiyiz, bizi seven, yüksek kalede (Allaha yakınlık) bizim iledir ve bizden sapan ateşe gidecektir."[5]
_________________
[1] - Hata ile öldürülen kimsenin kanparasını katilin "âkıle akrabaları ödemelidirler... "Âkıle" katilin kardeşleri amcaları kardeşi oğlu, amcası oğlu, babası ve çocuklarıdırlar.
[2] - A'lam'ul-verda Necef baskısı s.374.
[3] - Keşf'ul-ğamme Tebriz baskısı c:3, s.303.
[4] - Keşf'ul-ğemme Tebriz baskısı c.3 s.293-294.
[5] - Keşf'ul-ğemme Tebriz baskısı c.3, s.300.