30-12-2013 tarihinde eklendi
İmam Hasan (as) şehadet yıl dönümünde anılıyor


  Hz.İmâm Hasan, Muâviye ile barış yaptıktan sonra “Ehl-i Beyt’i” ile Medine’ye geri döndüğü zaman, düşmanlık yapanlar fitnenin tahrik edileceği zannına düşerek, Hz.İmâm’ın ortadan kaldırılması için bazı fesâdçıları kışkırttılar ve Hz.İmâm’ın Basra’da olan yakınlarından otuz sekiz mü’mini, bir bahane ile öldürtüp türlü suçlar işlediler.
Sonunda Muâviye, Mervan aracılığı ile Hz.İmâm Hasan’ın zevcesi olan Câde’ye bir haber göndererek, Hz.İmâm’ı zehirleyip şehit ettiği takdirde, kendisini oğlu Yezîd’e alacağını ve bin dirhem para vereceğini vaat etti.
 
Vefâsız Câde; bu sözler üzerine Hz.İmâm Hasan’a kastetmek için, Mervan tarafından gönderilen zehirli balı karıştırarak, o gün Hz.İmâm’a sundu. Hz.İmâm o zehirli balı yedikten sonra rahatsızlandı ve Hz.Resûlullah’ın türbesine gidip duâ ederek şifâ buldu. Câde, sonra yine bir fırsatını bulup Hz.İmâm’a, bu defa da zehirli hurmalar sundu. Hz.İmâm Hasan, hiçbir şey düşünmeyip zehirli hurmalardan yemiş ve yine mizâcı bozulmuştu.
 
Bunun üzerine Hz.İmâm Hasan, Câde’ye sordu:
 
“Ey Câde, bu hurmayla halim değişti. Sebebi ne acaba?”
 
Câde, türlü özürler dileyerek Hz.İmâm’ın şüphesini giderdi. Hz.İmâm Hasan, dertlilere şifâhane olan Hz.Resûlullah’ın türbesine giderek tekrar şifâ buldu. Câde, en sonunda yine bir fırsatını bularak, Sefer ayının 28. Cuma gecesi Hz.İmâm Hasan’ın kaldığı eve gizlice giderek; Hz.İmâm’ın, su içtiği testinin içine zehirli elmas zerrelerini dökerek su ile karıştırdı. Ve yine evine gizlice geri döndü.
 
Hz.İmâm Hasan, bu testiden içtiği su ile zehirlenip, Hicret’in 49. yılı (Milâdi 669) Safer ayının 28. günü gecesi Medine’de Hak’ka kavuşmuştur. Hz.İmâm Hasan, Hak’ka kavuştuklarında 47 yaşlarında idi.
 
Hz.İmâm Hasan Hak’ka kavuşmadan önce, Hz.İmâm Hüseyin, kendilerine bu işi kimin yaptığını sormuşlardı. Hz.İmâm Hasan:
 
“Ey sevgili kardeşim. Benim bildiğimi sende bilirsin; fakat onu Allah’a havale ettim” buyurup bir şey söylememişler ve çocukları ile ashâbına ibâdetten geri kalmamalarını vasiyyet etmişlerdir.
 
Hz.İmâm Hasan daha sonra kardeşi Hz.İmâm Hüseyin’e vasiyyet ederek; imâmlık emanetlerini teslim etti ve “Ataları Hz.Resûlullah’ın yanına defnedilmelerini, fakat buna engel olanlar bulunursa, savaşa, kan dökülmesine girişilmemesini, Bakî mezarlığına götürülmelerini” buyurmuşlardır.
 
Hz.İmâm Hasan’dan sonra imâmet, kardeşi Hz.İmâm Hüseyin’e intikal etmiştir.

İmam Hasan'ın (a.s) kısaca hayatı
Hz. İmam Hasan Mücteba (ve kardeşi İmam Hüseyin), Hz. Emir-ül Mü'minin'in oğlu olup, Peygamberin kızı Hz. Fatıma'dan (a.s) dünyaya geldiler. Peygamber defalarca "Hasan ve Hüseyin benim oğullarımdır." buyurmuştur. Bu buyruğa göre, Ali (a.s) diğer çocuklarına "Siz benim oğullarımsınız. Hasan ve Hüseyin de Peygamberin oğullarıdır." demiştir.[1]
 
Hz. İmam Hasan (a.s) hicretin üçüncü yılında Medine'de dünyaya geldi.[2] Yedi yıl kadar değerli büyük babası Peygamberin yanında onun muhabbetli kucağında geçirdi. Önce Peygamberi ve ondan üç ay ya da altı ay sonra vefat eden annesini kaybedince, babasının terbiyesi altında büyüdü.
 
Babası Hz. Ali (a.s) şehit olunca, onun vasiyeti ve Allah'ın emriyle imamet makamına ulaşıp zahiri hilafeti de üstlendi, altı ay kadar Müslümanların işlerini idare etti. Bu müddette Ali (a.s) ve evladına aşırı düşmanlık güden ve yıllarca hilafet için savaşan Muaviye, (ilk olarak Osman'ın kanı için daha sonra apaçık bir şekilde halife olmak için savaştı) İmam Hasan'ın hilafet merkezine karşı ordu düzenleyip savaş açtı. Aynı zamanda İmam Hasan'ın (a.s) ordu komutanlarını yüklü paralarla satın alıp, O Hazretin aleyhine kışkırttı.[3]
 
Bilahare İmam Hasan (a.s) barışı mecburen kabul edip zahiri halifeti bazı şartlar altında (Muaviye hilafeti kendisinden sonra kimseye bırakmak hakkı olmayıp, hilafetin tekrar İmamın kendisine verilme ve Şialara taarruz edilmeme şartıyla) Muaviye'ye bıraktı.[4]
 
Böylece Muaviye hilafeti ele geçirdi. Daha sonra Irak'a gelip umumi bir konuşmasında barış şartlarını çiğnedi.[5] Bütün yollara başvurarak Ehl-i Beyt'i ve Şiileri çok zor durumlara maruz bıraktı.
 
İmam Hasan (a.s) on yıl süren imamet müddetini çeşitli baskılar altında geçirdi. Hatta evinde bile can güvenliği yoktu ve bilahare hicretin ellinci yılında Muaviye'nin hilelerine uyan karısı vesilesiyle zehirlenerek şehit edildi. [6]
 
İmam Hasan insani değerlerde babasının hatırası ve ceddi Peygamberin aynasıydı. Peygamber hayattayken Hasan ve kardeşi Hüseyin, devamlı Peygamberin yanındaydılar ve bazen de Peygamber onları omuzlarına çıkarırdı.
 
Şia ve Sünni, Peygamber'den (s.a.a) İmam Hasan ve Hüseyin (a.s) hakkında şöyle rivayet ederler: "Bu ikisi benim oğullarımdırlar ister otursunlar, ister kıyam etsinler." (Zahiri hilafeti üstlenip üstlenmemekle ilgili kinayeli bir açıklamadır.)[7] Hz. Peygamber ve Hz. Ali'den o hazretin imameti hakkında bir çok rivayet nakledilmiştir.
 
 
[1]- Menakıb-ı İbn-i Şehraşub, c.4, s.21 ve 25. Zehair-ul Ukba, s.67 ve 121.
[2]- Menakıbı İbn-i Şehraşub, c.4, s.21 ve 25. Muhammed İbn-i Cerir-i Taberi'nin "Delail-ül İmame" kitabı, Necef baskısı, yıl 1369 H. s.60. Fusul-ul Mühimme, s.133. Tezkiret-ul Havass, s.193. Tarih-i Yakubi, Necef baskısı, yıl 1314 H. c.2, s.20. Usul-u Kafi, c.1, s.461.
[3]- İrşad-i Müfid, s.172. Menakıb-ı İbn-i Şehraşub. c.4, s.33. Fusul-ul Mühimme, s.144.
[4]- İrşad-ı Müfid, s.172. Menakıb-ı İbn-i Şehraşub, c.4, s.33. Abdullah b. Müslim b. Kuteybe'nin "El-İmamet-ü ves-Siyase" kitabı; c.1, s.163. Fusul-ul Mühimme, s.145. Tezkiret-ül Havas, s.197.
[5]- İrşad-i Müfid, s.173. Menakıb-ı Şehraşub, c.4, s.35. El-İmamet-ü ves-Siyase, c.1, s.164.
[6]- İrşad-i Mufid, s.174. Menakıbi İbn-i Şehriaşub, c.4 s.42. Fusul-ul Muhimme, s.146. Tezkiret-ul Havas s.211.
[7]- İrşad-ı Müfid, s.181. İsbat-ül Hüdat, c.5, s.129 ve 134.
http://caferider.com.tr/imam-hasan-as-sehadet-yil-donumunde-aniliyor_h10879.html