17-12-2013 tarihinde eklendi
ABD'in tutumu ve yeni stratejiler
Rus uzmanların değerlendirmesi

Bundan tam iki yıl önce Bağdat’ta dalgalanan ABD silahlı kuvvetleri bayrağı indirilmişti. Bu sembolik bir jest idi ve Amerikan kuvvetlerinin Irak’tan çekildiklerini göstermek üzere yapılmıştı. Önümüzdeki yıl, anlaşıldığı kadarıyla, Amerikan güçlerinin önemli bir bölümü Afganistan’dan da çekilmiş olacak.

Bazıları Washington’un politik anlamda da Yakın ve Orta Doğu’ya ilgisini azalttığını düşünüyor, bu özellikle son zamanlarda belirginleşen bir durum.

Rus yorumcu Yevgeniy Yermolayev, böylesi bir eğilim gerçekten de mevcut, ancak ölçeği konusunda fazla iyimser olmamak gerekir diyor. Yermolayev sözlerine şöyle devam etti:

ABD’nin Yakın ve Orta Doğu’dan tam olarak çekilmese de bu bölgeye olan ilgisini azalttığı üzerine yapılan konuşmaların belli dayanakları var. Söz konusu olan sadece Irak’tan değil Afganistan’dan da askeri güçlerin ana bölümünün geri çekilmesidir. Suriye anlaşmazlığının gerginleştirilmesinden vazgeçilmesi, İran’la daha barışçı bir diyaloğa girilmesi de bunun sonucudur. Washington açık bir şekilde Kahire’de olanlardan hoşnutsuzdur, ancak yeni Mısır yönetimine karşı sert politik jestler yapmaktan kaçınmaktadır. Dünya’nın kendisi için çok daha sakin ve barışsever bir Amerika’yı keşfettiğini söyleyebiliriz. Barack Obama sanki birkaç yıl gecikmeli de olsa aldığı Nobel Barış Ödülü’nün hakkını vermeye karar vermiş gibidir. Bunun nedeni ne olabilir?

Bunun birkaç nedeni var. Birincisi Amerika’nın içinde bulunduğu sıkıntılar aynen durmaktadır. Bütçenin aşırı maliyetli askeri operasyon yüküne hiç ihtiyacı yoktur. Daha da önemli bir nokta: Devlet Başkanı Obama geçtiğimiz günlerde ülkesinin Yakın Doğu petrolüne bağlılığının gittikçe azaldığı açıklamasında bulundu. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre son beş yıl içinde ABD petrol ithalatını %30, gaz ithalatını ise %15 oranında azalttı. Yani İran Körfezi ABD için artık eskiden olduğu kadar önemli değil.

Diğer yandan ABD’nin bu bölge üzerindeki kontrolü sağlama ve devam ettirmek için muazzam güç ve kaynaklar harcadığı yıllar içinde Asya’nın diğer, doğu kıyısında yeni güç dengeleri oluştu. Daha geçtiğimiz yıl ABD askeri stratejisi hedefinin Asya-Pasifik bölgesine kaydığı açıklaması bir rastlantıdan ibaret değildir. ABD 2020’ye doğru bu bölgede askeri gemilerinin %60’a varan kısmını konuşlandıracak, bunların içinde uçakgemisi grupları da bulunuyor.

ABD’nin tamamen Yakın ve Orta Doğu’dan çekileceğini beklememek gerekir. Burada kalmaya devam edecekler, eskisi gibi ‘Şerif’ rolünü muhafaza etmeye çalışacaklar. Ancak şimdi bu şerifin ‘yerlilerin sorunları yerlilerin sorunudur, şerifin değil’ diyen birine benzeyeceğini tahmin etmek mümkündür.

Diğer bir Rus Uzman Viktor Nadein-Rayevskiy ise  bu konuda farklı bir görüş sergileyerek   şunları söylüyor:

Başka devletlerin işlerine karışmak ABD için alışıldık ve sürekli yapılan bir şeydir. Son birkaç on yıllık süre içinde bu karışmanın ana hedefi ‘Büyük Yakın Doğu’ denilen bölgeye yönelik idi. Şimdi durumun değiştiği izlenimi vardır, ancak bu sadece ilk görüşte edinilen bir izlenimdir.

Alınan bilgilere göre, geçtiğimiz günlerde Bahreyn’de yapılan zirvede, ABD Savunma Bakanı Chuck Haigel, Washington’un İran’a karşı uyguladığı baskıyı yumuşatması konusunda bir dizi acı şikayeti dinlemek zorunda kalmıştı. Heigel yerel ortaklarını sakinleştirmeye çalışırken ABD bölgede güçlü askeri mevcudiyetini sürdürmeye devam ettiği için herşeyin kontrol altında olduğunu hatırlattı. Alınan bilgilere göre buna cevaben ‘Bizi avutmanıza gerek yok, size söylediklerimizi dinlemek zorundasınız’ dendi. Burada söylenmek istenen ABD’nin önce uzun yıllar boyunca İran’ı sert bir şekilde durdurmuşken bir anda bu baskıyı kaldıramayacağıdır. ABD bunu yaparken biriken sorunlar konusunda çözüm sıkıntılarını yerel ortaklarına bırakmaktadır.

Öyleyse ABD’den ne beklemek gerekir? Tabii ki bu bölgeyi kaybetmek niyetinde değildir. Amerikan şirketlerinin burada muazzam yatırımları vardır. Kimseye de mevcut kazanımları terk etme düşüncesi yoktur. Yani ABD’nin bölgeye karışması süreci devam edecektir. Ancak, galiba, bu karışma eskisi gibi açık bir şekilde olmayacaktır. ABD galiba Avrupa’ya benzemeye başlamaktadır. Avrupa, hedeflerine bombalama yerine önce sözlerle, vaatlerle ve entrikalarla ulaşmaya çalışır ya da tam tersi parayı çok gerekli olması halinde verir.

İlginç olan Batı’lı ülkelerin bölgede ne türlü yönteme başvururlarsa vursunlar, tüm yöntemlerinin tek bir paydada birleşiyor olmasıdır. O da iç çelişkilerin yaratılması, alevlendirilmesidir. Bölgede yaşayan insanlar birbirlerine ne kadar kötü davranırlarsa dış güçlerin bunları kontrol etmesi o kadar daha kolay olmaktadır. Bu nedenle bölgede sakin bir hayat beklememek gerekir.

http://caferider.com.tr/abd-in-tutumu-ve-yeni-stratejiler_h10802.html