Türkiye neden Çin’li füze savunma sistemini tercih etti?
Geçtiğimiz günlerde Türkiye birçok insana şaşırtıcı gelen bir adım atmıştı. Uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemi ihalesini Çin Halk Cumhuriyeti’nden CPMIEC firmasına verip Çin üretimi HQ-9 füze sistemlerini tercih etmişti. T-Loramids ihalesine Çin’li CPMİEC ve Rus Rosoboronexport şirketlerinden başka Amerikan Raytheon/Lockheed Martin ve Avrupa’lı Eurosam Konsorsiyumu katılmıştı.
Türkiye Rus S-300 füzelerinin değiştirilmiş kopyası olan ve askeri teknik özelliklerine göre Rus sistemlerinin gerisinde kalan Çin’li füze savunma sistemini neden seçti? Ve Ankara bu defa ABD ve NATO yönetiminin HQ-9 sistemlerinin NATO’nun standart füze savunma sistemlerine ve hava alanı kontrol sistemine dahl edilmeyeceği konusunda yaptığı uyarılara neden kulak vermedi? Siyaset bilimcisi Stanislav Tarasov yorumunda bu sorulara cevav bulmaya çalıştı:
‘Türk tarafı tercihinin nedenleri olarak finansal gerekçeleri göstererek Çin’li HQ-9 füzelerinin Amerikan ve Rus sistemlerinden çok daha ucuz olduğunu, Pekin teklifinin koşullarının daha cazip olduğunu açıkladı. Gerçekten, Çin tarafı en yakın zamanda füze savunma sistemleri üretimine ve Türkiye’ye teslimatlarına başlama, ayrıca Türk ekonomisine yatırımlar yapma vaadinde bulunuyor. Aynı anda Çin’li HQ-9 sistemi gerekirse NATO füze savunma sistemine dahil edilebilecek.
Ama ana soru NATO’nun bunu yapmak isteyip istemeyeceğidir. Bilindiği gibi, NATO Türk tarafının isteği üzerine Suriye sınırı bölgesine artık Patriot füzelerini konuşlandırmıştı. Aynı anda Türkiye Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın yaptığı açıklamaya göre bu füzeleri Avrupa’daki Yüksek NATO Komutanlığı yönetiyor. Önce Türkiye buna karşı çıkıyordu. Şu an öyle görünüyor ki buna razı olmuş. Bu bağlamda BİLGESAM Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Atilla Sandıklı, ‘Türkiye’nin tercihi birçok açıdan siyasi bir karar niteliğini taşıyor’ ifadesini kullandı.
Türkiye önce ABD’den en modern füze savunma sistemlerini almaya çalışmıştı, ama Kongre buna karşı çıkmıştı. Birçok Türk uzmanına göre bu yönde Türkiye ABD’deki İsrail lobicilerinin tepkisiyle karşı karşıya geliyor. Dahası, Sandıklı’ya göre ‘Türkiye ile İsrail arasında bir çatışmanın meydana gelmesi halinde NATO Türkiye topraklarındaki füze savunma sistemlerine erişimi uzaktan engelleyebilir’. Bu nedenle Ankara hiç kimseye bağımlılık duymamak için kendi güvenlik yaklaşımlarına göre kullanabildiği Çin’li füzeleri tercih etti.
Böylece Türkiye dış politika alanında kararlar almakta yeterince bağımsız şekilde davranamadığı mesajını vermiş oldu. Bunun ilk belirtileri Cenevre’de ABD ve Rusya’nın Suriye krizinin çözümü konusunda yol haritasını geliştirmesinin ardından gözlenmeye başlanmıştı. Türkiye sadece muhalefet güçlerini desteklediği için bu sürece katılmamıştı.
Hatırlanacağı üzere önce ta Rusya ve Çin BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’nin vurulmasını öngören kararları kabul etmesine engel olmuştu. Ama Washington ve Moskova’nın Suriye konusundaki yakınlaşması Pekin’in doğrudan katılımı olmadan başlamıştı. Bu nedenle HQ-9 füzeleri anlaşmasının temelinde jeopolitik faktörün bulunduğu tahmin ediliyor. Türkiye önce askeri teknik işbirliği alanında Çin ile büyük anlaşma yapmakla Orta Doğu’daki çözüm sürecine Çin’in katılımını sağlamaya çalışıyor.
Ama şimdilik bütün bunlar sadece eğilimdir. ABD sözleşme henüz hükümet tarafından onaylanmadığı için Türkiye’ye baskı yapmak niyetinde değil. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, Başkan Barak Obama yönetiminin Türkiye makamlarının kararı yeniden gözden geçirmesini bekleyip beklemediği sorusuna “Görürüz” yanıtını verdi. Öte yandan Ankara’nın inatçılığı durumunda Washington’un ne gibi önlem alabileceği sorusunu da yanıtlamaktan kaçındı. ABD Dışişleri Sözcüsü, “Hipotetik yorumlara girmek istemem” dedi.
|
|