1- İslam İnkılâbının Büyük Rehberi Hz. Ayetullah Hamenei’nin Fetvası
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Soru: Müslümanların vahdetinin vacip olduğuna dair sağlam delillerin varlığını dikkate alarak özellikle Ehl-i-Sünnet’in dört büyük mezhebi ile Zeydiye, Zahiriye, Ebaziye ve usulü dine inanan İslam mezheplerine mensup kimseler için İslam ümmeti ifadesinin ıtlakı hakkındaki görüşünüz nedir?
Acaba zikredilen mezheplerin tekfir edilmesi caiz midir? Yoksa caiz değil midir? Asrımızda tekfir etmenin sınırları nasıldır?
Sizler için Allah Teâlâ’dan İslam ve Müslümanlara ve özellikle dünya Şialarına hizmet etme inayet ve başarısını temenni ederiz.
Cevap: İslam fırkalarının hepsi İslam ümmetinden sayılır ve İslam’ın tüm ayrıcalıklarına sahiptirler. Müslüman taifeler arasında tefrika yaratmak Kur’an-ı Kerim ve İslam Peygamber (s.a.a)’inin öğretilerinin hilafına olmakla beraber İslam düşmanlarının eline “koz (sermaye)” vermektir. Bundan dolayı hiçbir şekilde caiz değildir.
Hz. Ayetullah Hamenei’nin Fetva Bürosu
2- Hz. Ayetullah Uzma Seyyid Ali Sistani’nin Fetvası (Necef’i Eşref)
Allah’ın Selamı ve Rahmet ve Bereketi Üzerinize Olsun
Lütfedip milyonlarca Müslüman’ı önemli iki konu hakkında irşat etmenizi rica ediyoruz.
Birincisi: Acaba şehadeteyni dile getiren, kıbleye yönelerek namaz kılan Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbelî, Caferi, Zeydi, Ebazi ya da Zahiri mezheplerinden ibaret sekiz mezhebin mensupları Müslüman mıdır?
Bunların kanı, haysiyeti ve malı muhterem ve saygın mıdır?
Cevap: Şehadeteyni dile getiren, şehadeteynin zahirini ameliyle nefyetmeyen ve Ehl-i-Beyt (a.s)’e düşmanlık yapmayan herkes Müslüman’dır.
İkincisi: Acaba liyakati olmayan ve âlimlerin zikrettiği şartları taşımayan kimse fetva verme yetkisine sahip midir?
Cevap: Ameli risalede zikredilen şartların hepsine haiz müçtehit dışında hiç kimsenin fetva verme makamını işgal etmesi caiz değildir.
3- Ayetullah Uzma Şeyh Muhammed Fazıl Lenkerani’nin (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) Fetvası
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Soru: Sizlerin yakından bildiği, Batı ve özellikle Amerika, miladi üç bininci yılın başlamasıyla birlikte Müslümanlar arsında fitne uyandırıcı etkinliklerini daha da artırmış ve bu hedefini pekiştirmiştir. Bu sebeple İslam ümmetinin vahdeti her zamankinden daha çok zaruridir.
Müslümanların vahdetinin vacip olduğuna dair sağlam delillerin varlığını dikkate alarak özellikle Ehl-i-Sünnet’in dört büyük mezhebi ile Zeydiye, Zahiriye, Ebaziye ve usulü dine inanan İslam mezheplerine mensup kimseler için İslam ümmeti ifadesinin ıtlakı hakkındaki görüşünüz nedir?
Asrımızda tekfir etmenin sınırları nasıldır?
Sizler için Allah Teâlâ’dan İslam ve Müslümanlara ve özellikle dünya Şialarına hizmet etme inayet ve başarısını temenni ederiz.
Cevap: Allah’ın Adıyla
Bu grupların Müslüman olduklarına hükmedilir. Ne var ki dinin ilkelerinden birini inkâr etmeleri durumunda ya da Allah korusun Ehli Beyt imamlarına (a.s) ihanet etme cesaretini göstermeleri durumunda bu hüküm geçersizdir.
Hz. Ayetullah Uzma Fazıl Lenkerani’nin Fetva Bürosu
4- Ayetullah Uzma Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah’ın Fetvası (Beyrut)
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
İslam; Kur’an-ı Kerim’de yer alan şehadeteynin tüm gereklerini ortaya koymakla özetlenir. Şehadeteynin gereklerini yerine getiren herkes Müslüman’dır. Müslümanların sahip olduğu tüm ayrıcalıklara sahiptir. Müslümanlık vazifesinin tamamı ona vaciptir. Dinin gereklerini inkâr etmek de küfrü gerektirmez. Ancak inkâr eden kimse, meselenin genellikle çok açık olmasından dolayı inkârının Allah’ın Resulünü yalanlamayı gerektirdiğinin farkında olursa bu durum küfrü gerektirdiğinden haberdar olmalıdır. Fakat genellikle hadis rivayetçisinin doğruluğundan veya hadisin delaleti hususunda yada münakaşa içeren bazı şeylerden dolayı âlimlerin ihtilaf ettiği teorik konuların inkarı şahsı küfre götürmez.
Buna binaen tüm Müslümanları ve mezhep tabilerini İslam ümmetinin parçası olduğunu kabul ediyoruz. Hiçbir şekilde onların tekfir edilmesi caiz değildir. Sorunların Kur’an ışığı altında, ilmi söyleşi, mantık ve akıllıca halledilmesi gerekir.
“Eğer bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, Allah’a ve ahret gününe iman ediyorsanız onu, Allah’a ve Peygambere götürün.”[1]
Allah’ın Rahmet ve Bereketi Üzerinize olsun
Muhammed Hüseyin Fazlullah
5- Ayetullah Seyyid Hüseyin Sadr (Necef’i Eşref)
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Hamd Âlemlerin Rabbine ve Selam Efendimiz ve Nebimiz Muhammed’in ve Âlinin ve Seçkin Ashabının Üzerine Olsun
Allah’ın Selamı ve Bereketi Üzerinize Olsun
Değerli mektubunuzun cevabında; vahdet, safların birliği ve Müslümanlar arasındaki ittihat için gösterdiğiniz çabadan ötürü teşekkür ediyoruz. Şehadeteyni diliyle söyleyen ve dinin gereklerinden birini inkâr etmeyen herkes Müslüman’dır ve canı, malı ve haysiyeti muhterem ve saygındır.
Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurur:
“Bir Müslüman’ın diğer Müslüman üzerine her şeyi haramdır; kanı, malı ve haysiyeti.”
İslam mezhepleri, saygı ve takdirle bakılması gereken bir gerçekliktir. Her mezhep mensubu kendi mezhebine tabi olmak zorundadır. İmam Cafer Sadık (s.a) şöyle buyurmuşlardır:
“Onlar her neyi kabul ediyorlarsa o şeye zorunlu kılınız.”
Fetva verme şartlarının tümüne haiz olmayan kimsenin fetva vermesi caiz değildir. Zira bu, ilim olmaksızın verilen fetvanın somut örneğidir. İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık (s.a)’tan rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurmuşlardır:
“İlmi olmaksızın fetva veren herkesi Allah Teâlâ yüzüstü ateşe atacaktır.”
Hiçbir Müslüman böyle birinin görüşüyle ve fetvasıyla amel edemez.
Allah Teâlâ başarı nasip eylesin.
Allah’ın Selamı ve Bereketi Üzerinize Olsun
Ayetullah Şeyh Beşir Necefi (Necef’i Eşref)
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Hz. Ayetullah Uzma Şeyh Beşir Necefi, birçok Müslüman ve gayri Müslimden İslami vahdet ve İslam mezhepleri arasındaki ilişkiler hususunda elimize birçok soru ulaştı. Halkın aydınlatılması ve ıslahı için cevaplandırmanızı rica ediyoruz. Allah Teâlâ size hayırlı mükâfatlar inayet eylesin.
1- Hanefi, Maliki, Şafi, Hanbelî, Caferi, Zeydi veya Ebazi gibi İslam mezheplerinden her hangi birine mensup olup mezhebinin gereklerini yerine getiren kimse Müslüman mıdır?
Cevap: Allah’ın vahdaniyetine, Muhammed b. Abdullah (s.a.a)’in peygamberliğine inanarak son peygamber olduğunu kabul eden ve aynı şekilde ilahi peygamberlerin tamamına ve öldükten sonra dirilmeye iman eden ve dinde ispatlanmış şeyleri inkâr etmeyen herkes Müslüman’dır ve İslam ahkamında tabidir. Kanı, haysiyeti ve malı güvence altında olduğu gibi diğer Müslümanlara onun kendisini, malını ve haysiyetini savunmaları vaciptir. Allah her şeyi daha iyi bilendir.
2- İslam’da tekfir sınırları nedir? Acaba bir Müslüman birinci soruda söz konusu edilen meşhur İslam mezheplerinden herhangi birisine mensup olan veya Eş’ari yada Mutezile itikadına tabi olan birisini tekfir etmesi caiz midir?
Cevap: Şehadeteyni dile getiren, Allah’ın birliğini benimseyen, Muhammed b. Abdullah (s.a.a)’in peygamberliğini kabul eden, kıyamet gününe inanan ve aynı şekilde İslam’ın bir parçası olarak ispat edilmiş şeyleri inkâr etmeyen kimselerin tekfir edilmeleri caiz değildir. Bu hususta Peygamber (s.a.a)’den bu doğrultuda kesinlik içeren hadisler rivayet edilmiştir. Taifecilik fitnesi çıkaran ve yukarıda zikredilen şeylere inanan bir grubu tekfir eden herkes ya cahildir veya kendini cahilliğe vurmuştur yada kâfir müstekbirlere hizmet etmektir. Müslümanlar arasına ayrılık sokmak ve ihtilafa düşürmek için Müslümanlar arasına nüfuz etmiş İslam düşmanıdır. Allah en iyisini bilir.
3- İslami açıdan kimler hakiki müftü olabilir? Fetva vermenin şartları nelerdir ve şeriatın anlaşılması ve dine tabi olunmasında toplumu kimler hidayete götürebilir?
Cevap: Allah’ın adıyla
Çok hassas ve önemli olan bu şer’i işin şartları vardır. Bunlar: Akıl, buluğa ermek, erkek olmak, usul ve fıkıh ilminde mutlak içtihat sahibi olmak, adalet ve imanın bina edildiği şeylere bağlı olmak ve Ehl-i-Beyt (a.s)’e düşman olmamak. Bu sayılan şartlar fetva verme makamının temel ilkeleridir. Fetva veren herkesin bunlara sahip olması gerekir. Allah en iyisini bilir
Ayetullah Beşir Necefi
5- Ayetullah Seyyid Said Hakim’in Fetvası (Necef’i Eşref)
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Hz. Ayetullah Uzma Seyyid Muhammed Said Hekim, birçok Müslüman ve gayri Müslimden İslami vahdet ve İslam mezhepleri arasındaki ilişkiler hususunda elimize birçok soru ulaştı. Halkın aydınlatılması ve ıslahı için cevaplandırmanızı rica ediyoruz. Allah Teâlâ size hayırlı mükâfatlar inayet eylesin.
1- Hanefi, Maliki, Şafi, Hanbelî, Caferi, Zeydi veya Ebazi gibi İslam mezheplerinden her hangi birine mensup olup mezhebinin gereklerini yerine getiren kimse Müslüman mıdır?
Cevap: Rahman ve Rahim Olan Allah’ın adıyla hamd ona mahsustur.
İnsan üzerine İslam unvanının tatbik edilmesi için şehadeteyni söylemesi, namaz ve dinin diğer gerekli vaciplerini inkâr etmemesi yeterlidir. Bunun ikrar edilmesiyle birlikte malı ve kanı haram olduğu gibi İslam’ın hükümleri de kendisine uygulanır. Bu mesele “fi rihab’ul-Akide” kitabının birinci cildinin 34-43 sayfalarında ele alınmıştır. .
2- İslam’da tekfir sınırları nedir? Acaba bir Müslüman birinci soruda söz konusu edilen meşhur İslam mezheplerinden herhangi birisine mensup olan veya Eş’ari yada Mutezile itikadına tabi olan birisini tekfir etmesi caiz midir?
Cevap: Bu sorunun cevabı bir önceki sorunun cevabında açıklanmıştır.
3- İslami açıdan kimler hakiki müftü olabilir? Fetva vermenin şartları nelerdir ve şeriatın anlaşılması ve dine tabi olunmasında toplumu kimler hidayete götürebilir?
Cevap: Ameli risale olan “Minhac’üs-salihin” kitabında zikredilen fetva vermenin tüm şartlarını taşıyan adil müçtehide müftü denilir.
Seyyid Muhammed Sait Hakim
6- Ayetullah Muhammed Ali Tashiri’nin Fetvası
Uluslararası İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kurumu Genel Sekreteri
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Al’ul-Beyt İslami Düşünce Müessesesi
Yöneltmiş olduğunuz sorunuzun cevabı özetle aşağıda zikredilecektir:
1- Sorunuzda zikrettiğiniz İslam mezhep tabilerinin tamamı Müslüman kabul edilir. Bu kimseler Müslümanların tüm haklarından yararlanırlar. Keza Müslümanlığın tüm sorumluluklarını yerine getirmeleri vaciptir ve bunların tamamı İslam ümmetidirler.
2- Sorunuzda zikrettiğiniz İslam mezhep mensupları ya da Eşari itikadına tabi olanlar ve aynı şekilde hakiki tasavvuf yolunda gidenler ve aynı şekilde tevhit, mead, namaz, oruç ve haç gibi İslam’ın açık vaciplerini mutlak anlamda yerine getiren hiç kimsenin tekfir edilmesi caiz değildir.
3- Âlimlerin zikrettiği şart ve sıfatları taşıyan kimseler fetva verebilirler. Bu şartlardan bazıları şunlardır: Usulü fıkıh ilminde ve Arap edebiyatında yeteri derecede ilim sahibi olmak ve Kur’an-ı Kerim ile Sünnetten şer’i hükümleri çıkarabilme yetisine sahip olmak. Özetle fetva verecek kimsenin halka fetva verebilmek için müçtehit olması gerekir.
Allah’ın Selamı Üzerinize Olsun
Muhammed Ali Tashiri
Uluslararası İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kurumu Genel Sekreteri
|
|