Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Ürdün'de Cafer-i Tayyar'ın türbesini ateşe verdiler
Bu vahşete kim dur diyecek
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-05-2013 14:44 - 4273 Okunma

 Ürdün’ün güneyinde yer alan Hz. Cafer-i Tayyar’ın (a.s) kabri şerifleri yüzlerce azgın selefi tarafından saldırıya uğradı. Saldırıda türbe ateşe verildi.



  İki gün önce Suriyeli selefiler tarafından kabrinden çıkarılarak cesedi bilinmeyen bir yere götürülen değerli sahabe Hucr b. Adiyy’in cesedinin bugüne kadar çürümediği bildirildi.

Cafer-i Tayyar olarak meşhur olan Hz. Cafer bin Ebu Talib’in kabri şerifleri Ürdün’ün Karak şehrinde yer almaktadır.  

Ürdün makamları selefilerin bu çirkin saldırıları karşısında şu ana kadar bir açıklamada bulunmadılar. İlginç olan ise Ürdün Medyası da şu ana kadar konu hakkında her hangi bir haber yayınlamadı.  

 

Cafer-i Tayyar Kimdir?

Peygamber efendimizin amcasının oğlu ve ilk Müslüman olanların otuz ikincisi. Ebû Tâlib’in oğlu, hazret-i Ali’nin ağabeyidir. Müslüman olduktan sonra, Kureyşlilerin eziyetlerinden kurtulmak üzere bâzı Eshâb-ı kirâmla birlikte, Habeşistan’a göç etti. Burada Necâşî’nin huzûrunda yaptığı konuşma, devletler husûsî hukûkunun temelini teşkil etmiştir. Hayber’in fethi günü 628 (H.7) Habeşistân’dan geri döndü. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellemin; “Hayber’in fethine mi, yoksa Câfer’in gelmesine mi sevineyim?” şeklinde buyurmaları meşhûrdur. Hazret-i Câfer, 629 senesinde Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından Zeyd bin Hârise kumandasındaki üç bin kişilik bir orduyla Rumlara karşı gönderildi. Şam yakınlarında Mûte denilen yerde, Rum askeriyle yapılan muhârebede sancaktar Zeyd bin Hârise radıyallahü anh şehid olunca, sancağı eline alarak, düşmana karşı hücûma geçti. Önce sağ, sonra sol eli kesilince, sancağı dişleri ile tuttu. Şehid olunca, mübârek bedeninin açık yerlerinde yetmişten fazla kılıç ve ok yarası görüldü.

Bu haber, Medîne’ye ulaşınca, Peygamber efendimiz çok üzüldü. Kesilen iki eli yerine, Allahü teâlâ tarafından iki kanat ihsân edildiği ve Cennet’te uçmakta olduğu vahiyle bildirildi. Peygamber efendimiz şehid olan Câfer’in (radıyallahü anh) çocuklarına: “Ey iki kanatlı, mes’ût kimsenin çocukları!” buyurup durumu müjdelemiştir. Bunun için Câfer “Tayyâr” (uçan) ismiyle tanınmıştır. Şehid olduğu zaman kırk bir yaşındaydı. Resûlullah’a (sallallahü aleyhi ve sellem) benzeyen yedi kişiden biridir. Mûte civârında bulunan kabri hâlâ mevcud olup, yanında

Eyyûbîlerden El-Melik-ül-Muazzam Îsâ Bey
tarafından bir câmi yaptırılmıştır. Hazret-i Câfer-i Tayyâr, son derece kahraman, cömert, fakirlerin dostu ve misâfirperver idi. Fakir ve gariplere muhabbet ve iltifâtları o kadar çoktu ki, Server-i âlem sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz ona “Fakirler babası” buyururlardı. Onun fazîletlerinin çokluğundan dolayı da; “Senin sûretin de sîretin de bana benzer.” buyurarak, sîmâ, görünüş, hâl, hareket ve ahlâk olarak kendilerine çok benzediğini bildirdiler.  Câfer-i Tayyâr radıyallahü anh, şehâdetinden sonra geriye, Abdullah, Muhammed, Avf ismindeki oğullarıyla, Ammâre ismindeki bir kız çocuğu bırakmıştır. Nesli oğlu Abdullah vâsıtasıyla devam etti.

Cafer Müslüman olmadan önce de güzel davranışları ve ahlakı bulunan bir kimse idi. İslam güneşi doğduğu zaman sahip olduğu temiz fıtratı ve kabiliyeti üzere İslam’da seçkin nurlu çehrelerden olmuştur. İmam Bakır  (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah, Resulü’ne şöyle vahyetti: Ben Cafer’in dört özelliğini beğendim.” Allah resulü  (s.a.a) Cafer’i çağırdı ve o sıfatlar hakkında onunla sohbet etti.

Cafer şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Eğer Allah haber vermemiş olsaydı ben söylemezdim. O dört sıfat şunlardan ibarettir:

1-Asla şarap içmedim, zira şarap içtiğim takdirde aklımın gideceğini biliyordum.

2-Asla yalan söylemedim zira yalan söylemek insanın mürüvvet ve yiğitliğini azaltmaktadır.

3-Hiç bir zaman zina etmedim, zira bir kadınla zina ettiğim takdirde başka birinin de eşimle zina edeceğini biliyorum.

4-Hiç bir zaman puta tapmadım çünkü putların hiç bir zarar ve menfaate sahip olmadığını biliyordum.

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
04-05-2013 14:44 - 4273 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
23-11-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım