Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye iktidarına Moskova’nın savaş helikopterleri teslim ettiği yönünde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un yaptığı suçlamasını çürüttü. İran meslektaşı Ali Akbar Salehi ile bir araya geldikten sonra 13 Haziran’da Tahran’daki basın toplantısında Lavrov, şunları kaydetti:
“Şu an biz, eskiden imzalanmış ve ödenmiş anlaşmaları yerine getirmekteyiz. Tüm bu anlaşmalar, sadece hava savunması araçları ile ilgili. Biz, gerek Suriye’ye gerek bir başka yere sivil göstericilere karşı kullanılan şeyleri teslim etmiyoruz. Bu bölgeye devamlı bu tür araçları gönderen, mesela ABD’den farklı olarak.”
Çok nadir olmakla birlikte Amerikan askerler, Dışişleri bakanlıkları ile tartışmasında bu sefer Rusya bakanın yana oldular. Örneğin ABD savunma bakanının medya yardımcısının sözcüsü John Kirby "Pentagon’un, Rusya’nın Suriye’ye savaş helikopterleri teslimi ile ilgili verileri elinde yoktur” dedi.
Rusya bilirkişiler, bu tür teslim son defa Moskova tarafından daha Sovyet zamanında gerçekleştirildiğini belirtiyor. Ve Amerikan Dışişleri bakanlığında, bakanın yanlış bir şey söylediğine sonuçta vardıklarına benziyor. Döndükten sonra Victoria Nuland daha dikkatli bir şekilde ifade etti:” Rusya ve Sovyet helikopterleri, Suriye hava filosunun temelidir; ve şimdi onların sivil halkına karşı kullandığını görüyoruz.”
Fakat bazı bilirkişilere göre Hillary Clinton, yanlışlıkla değil, özellikle bu hatayı yaptı. “Natsionalnaya oborona” (Milli savunma) dergisinin baş redaktör İgor Korotçenko’nun görüşü:
“ABD Dışişleri bakanlığı, iç Suriye çözümlenmesi yönünde hazırladığı Rusya’nın bu öneri ile ilgili konumlarının altını kazmak amacı ile bu bilgi saldırısını uyguladı. Suçlamalar, hiçbir şey ile doğrulanmıyor. Hillary Clinton’un, hangi kaynaklara dayandığı belli değil. O yüzden demeçleri, daha çok bir kışkırtmaya benzemektedir”.
Filistinli siyasetçi Taufik Carad, Rusya bilirkişi ile mutabık:
“ABD’nin, uluslararası seviyede Suriye çatışmasının etrafında oluşan oynak dengeyi bozmak istiyormuşçasına davranıyor. Örneğin Hillary Clinton bildirileri ile, geçenlerde Rusya bakanı Lavrov’un dile getirdiği Suriye ilgili konferans düzenlenmesi fikrini gözden düşürmek istiyor. ABD Dışişleri Bakanı kamunun önünde Washington’un, çatışmanın barışçıl çözümlenmesine ulaşmak istediğini söylerken aynı zamanda Moskova’yı Şam’a silah teslimi ile suçluyor ve bunun yanında da Suriye’nin, şimdiki hükümet ile geleceği olmayan bir devlet olduğunu söylüyor. Bu retoriği izleyen ABD’nin silahlı muhalefeti fiilen desteklediği ve böylece çatışmanın tırmanmasına yüz verdikleri belli.”
Resmi olarak ABD, isyancılara silah teslimi yaptıklarını çürütüyor. Avrupa ve Arap ülkeleri temsilcileri, uzlaşmaz Suriye muhalefetine silah teslim etmediklerini iddia ediyor. Fakat bu silah, mucize bir şekilde isyancıların kamplarında maddeleşiyor. Bu arada meşhur senatör John McCain daha önce, Katar’ın ve Suudi Arabistan'ın Suriye isyancılarına silah gönderdiklerini bildirdi. Fakat Doha’nın ve Er-Riyad’ın bağımsız şekilde hareket etmeleri zordur. Bunun dışında Suriye isyancılarına ayrı bir silah akını, Afrika’nın kuzeyinden de geliyor. İgor Korotçenko, şunları kaydetti:
“Suriye isyancılarına silah teslimi ile ilgili birkaç kanalı bellidir. Birinci sırada bu, Libya’dan gelen ve deniz yolu ile Lübnan’a ulaştırılan silahtır. Geçenlerde bu ülkede Libya’dan gelen Lutfallah II yük gemisi tutuldu. Bordasında muayene sırasında silah ve cephane içeren üç konteynır bulundu. Libya, silah ile doludur. Ve silahın gönderilmesi ile teknik olarak hiç bir sorun yoktur. Başka kanallar da mevcut. Fakat genel anlamda bu, koordine edilmiş bir iştir.”
Olgu yine olgudur: silah, Suriye’ye koca akın olarak gelmektedir. Teslimi, çok farklı ülkeler gerçekleştirmektedir. Ancak herkes, bunu farklı niyet ile yapıyor: kimileri, Şam dış tehlikeden kendisini koruyabilsin diye. Diğerleri, iç tehlikeden savunamasın diye. Buna bağlı tek bir soru kaldı: Suriye’de çatışmanın bir seneden fazla sürmesinden kim suçlu?