101 günden bu yana Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının elinde tutulan Türkiye'nin Musul Başkonsolosu ve 48 personelinin kurtarılması, Türkiye'nin cihatçılara karşı kurulmakta olan koalisyona katılımı ve oynayabileceği rol konusunu yeniden gündeme getirdi.
Rehinelerin can güvenliğini riske atmayacağını dolayısıyla IŞİD'a karşı aktif askeri bir tavır almayacağını kaydeden Türkiye, bu son gelişme üzerine posizyonunu değiştirecek mi?
4-5 Eylül günlerinde yapılan NATO Zirvesi'nden çıkan en önemli sonuçlardan biri, ABD liderliğinde IŞİD'la mücadele edecek bir "çekirdek grubun" oluşturulduğunun açıklanmasıydı. Türkiye'nin de içinde olacağı açıklanan bu gruba, önce Cidde daha sonra da Paris'te yapılan toplantılar sonucunda 30'dan fazla ülke katıldı.
Birçok ülke katılımıyla ilgili çerçeveyi açıklamasına ve hatta Fransa doğrudan hava saldırılarına başlamasına rağmen, merkezi bir rol oynaması istenen Türkiye, katılımının insani yardımlarla sınırlı olacağını, bunun dışında da yürütülmekte olan istihbarat işbirliğinin derinleştirileceğini söylemekle yetindi.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise önceki gün New York'ta yaptığı açıklamada, daha çok şey bekledikleri mesajını verdiği Türkiye'nin ileriki dönemde bazı seçimler yapmak durumunda olacağını söylemişti.
Bu yeni durum üzerine, ABD'nin Türkiye'ye daha somut ve kararlı bir listeyle gelmesinin sürpriz olamayacğı kaydediliyor.
Rehine bunalımının çözülmesinin üzerinden sadece saatler geçtiği için henüz Ankara'da bu yeni durum üzerinden bir değerlendirme yapılmadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları da sadece rehine sorununa odaklandı ve IŞID'la mücadele konusunda herhangi bir mesaj içermedi.
Tampon bölge pazarlığı mı olacak?
Ancak Ankara'daki kaynaklar, bu değerlendirmenin mutlaka yapılacağını çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pazartesi gününden itibaren katılacağı BM Genel Kurulu'nun en önemli konusunun IŞİD'le mücadele konusu olacağını kaydediyorlar.
Erdoğan'ın burada başta ABD Başkanı Barack Obama olmak üzere önde gelen liderlerle konuşacağı bu önemli konuda, Türkiye'nin pozisyonunu daha net şekilde koymasının beklendiği belirtiliyor.
Türkiye, son dönemde giderek artan bir şekilde Suriye içinde "tampon bölge" kurulması ve bunun uçuşa yasak bölgelerle desteklenmesi fikrini işliyor.
Yaklaşık 1.5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye, IŞID'ın Suriye'nin Kobani bölgesindeki Kürt köylerine saldırmasının ardından sadece 2 gün içinde 45.000 fazla Suriyeliye de kapılarını açmak durumunda kalmıştı.
ABD ve diğer müttefiklerin "askeri operasyona katılım ve askeri üslerini IŞİD'e karşı kullanıma" açması baskısı karşısında, Türkiye'nin giderek artan insani trajediyi gündeme getirip tampon bölge ve uçuşa kapalı bölgenin ilan edilmesi konusunu masaya getirmesi büyük olasılık olarak görülüyor.
New York'ta temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, giderek artan mülteci sorunu karşısında BM'nin artık mutlaka devreye girmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'nin önceliğinin insani trajedi olduğunun altını birkez daha çizdi.