İsrail'in feryadı: Beni koruyun, bırakmayın! |
|
Operasyonel olarak, İsrail'in tüm girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Öyleyse birkaç hafta içerisinde hepimiz tek bir başlığı konuşabiliriz: Suriye Devletinin artan etkisine karşı, Amerika, Avrupa, İsrail ve Körfez ülkelerinin, Suriye ve yanı sıra iki önemli müttefiki olan İran ve Hizbullah'ı kontrol altına alma projelerinin başarısızlığı. |
|
|
|
15-04-2018 12:05 - 550 Okunma |
|
|
Şam yönetiminin, son iki yıl içerisinde topraklarının hakimiyetini geri kazanmak konusunda ne kadar önemli ölçüde ilerlediğini görmek isteyen bir analistin, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin haritası ve farklı bölgelerdeki hakimiyet ve etki alanlarının dağılımını incelemesi yeterlidir. Bu durum karşısında, Suriye karşıtı ülkeler ve müttefikleri üzerinde hâkim olan panik halini anlamak mümkün.
Öyleyse, birkaç hafta içerisinde hepimiz tek bir başlığı konuşabiliriz: Suriye Devletinin artan etkisine karşı, Amerika, Avrupa, İsrail ve Körfez ülkelerinin, Suriye ve yanı sıra iki önemli müttefiki olan İran ve Hizbullah'ı kontrol altına alma projelerinin başarısızlığı. Peki, Moskova yönetimi, terörizm karşısında açık bir savaş için en büyük askeri şemsiyeyi nasıl sağladı?
Geçtiğimiz yaz ayının sonlarından bu yana, İsrail, ABD, Avrupa ülkeleri ve Körfez ülkelerinin liderleri ile birlikte, Şam ve müttefiklerinin karşıt saldırılarını nasıl kontrol altına alacakları konusunda kafa yoruyorlar. Tüm düşünce ve kumpasların merkezinde, silahlı grupları sadece desteklemek değil, Suriye sahasını ne devlet ne insanlar ne de diğerleri için yaşanabilir bir yer olmaktan çıkarmak bulunuyor. Burada İsrail için önemli olan şey, diğer başkentler ile ilgilenmekten çok daha fazlasıdır: Sözde, gerçek tehlike dairesi içinde kalan ulusal güvenlik. Dolayısıyla Tel Aviv, güvenliği sağlamak için operasyonel mekanizma arayışı aşamasına geçti. Bu arayış, Rusya'ya yönelmek, silahlı grupların güçlendirilmesi, savaşın müddetini uzatmak için Şam karşıtı Arap başkentlerine çağrıda bulunmak, ya da İsrail'in tehlikelere hedef olmasını engelleyen dengeleri kurmak için yine Amerikan askeri varlığını kullanmak yollarıyla olabilir.
Operasyonel olarak, İsrail'in tüm girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Bu durum, menfaatleri elde etmenin kimseye dayanmayan ve bağımlı olmayan bir girişimi gerektirdiğini düşman liderlerinin anlamasını sağladı. Bu düşünce, Batı'nın Rusya'yı garantilemek konusundaki başarısızlığı ve silahlı grupların girişimlerinin başarısızlığı ile güçlendi. Düşman her Suriye'ye saldırmaya niyetlendiğinde, işler daha çok karışarak hiçbir politik sonuç alamadı. Ne Rusya, İsrail için güvence sağlama anlaşmasını kabul etti, ne de İran, İsrail'in kendisine gönderdiği mesajlarla ilgilendi.
Şam ise, Hizbullah ile iş birliği kurarak, Tel Aviv'e doğrudan cevap vermeye izin veren sahadaki gerçekliği arttırdı. Böylece, geçtiğimiz 10 şubatta olduğu gibi, İsrail uçağı düşürüldüğünde düşmana yeni bir meydan okuma uygulanmış oldu. Bu arada sahadaki gerçekler, düşmanın Suriye'nin güneyinde yeni bir adım atmasını engellemek de dahil olmak üzere, Suriye Ordusu ve müttefikleri için daha fazla başarı sağladı.
Bugün işlerin tehlikeli bir noktaya doğru gittiğini hisseden İsrail, Suriye, Lübnan ve İran'ı içeren Kuzey cephesine karşı kapsamlı bir savaşa girme kararı veremiyor.Diğer yandan böyle bir savaşa Amerika- Avrupa ve Arap ülkelerinin katılımını da garantileyemeyen İsrail, dolayısıyla kendini tek başına çalışmak zorunda buldu.
Birkaç hafta önce Doğu Guta'yı kurtarma savaşı başladığı gün, Tel Aviv, Batı'nın farklı türde harekete geçeceği üzerine oynadı. O zaman, Amerikalılar Avrupalılarla iş birliğine girerek bir şeyler yapmaya çalıştı. Zira bu hamle bölgedeki ABD kuvvetleri için daha önce görülmemiş bir askeri alarma eşlik eden büyük bir tehdit oluşturdu. Ancak gerçekler, İsrail'in karşıt savaş başlatma hedefine ulaşmasına izin vermedi. Aksine Donald Trump, askerilerini Suriye'den kalıcı olarak çekme isteği hakkında konuşmaya başladı. Bu, denklemlere göre gerçekçi olmayan bir adımdı. Çünkü, ABD'nin Suriye'den çekilmesi, Suriye'de büyük bir yenilginin ilanıdır. Ayrıca bölgeyi İsrail'in düşmanlarının önüne bırakmaktır.
Peki neler oldu?
Herkes, Batı'nın Guta'da kimyasal silah tiyatrosundan yararlanan bir adım atmasını bekliyordu. Ne var ki bu iş, sınırlı kalacaktır. Avrupa ve Amerika'nın Suriye'yi vurması anlamında, Şam yönetimini tehdit eden herhangi bir adımı ilk olarak, Moskova kabul etmiyor. Bu da Suriye'de Amerika- Rusya çatışması meydana gelme ihtimali anlamına geliyor. Bu iki ülkenin de ajandasında yer almıyor. Bu nedenle, herkes yakın zamana kadar, Amerika'nın Suriye'yi vurmasını uzak bir ihtimal görmüyordu. Ancak benzer bir şekilde (biraz daha büyük olsa da) kimyasal tiyatrosu bunu takip etti. Ancak ansızın, düşman uçakları, İran'ın "Şahad" üssüne karşı planlı ve kasıtlı bir saldırı gerçekleştirmeye çıktı. İsrail ise, geçtiğimiz 10 şubatta olanların sonuçlarının üstesinden gelmek ve Suriye arenasındaki tüm oyuncuları çözüm arayışı için kapılarını açmaya itmek için uygun zamanı seçtiğini söyledi. Bu adım birçok amacı gerçekleştirmeyi hedefliyordu.
Herkes, İsrail saldırılarına cevap bekliyordu ve burada İran'ın pozisyonu gözetiliyordu. Bunun yanı sıra herkes, hala Amerika ve Avrupa'nın Suriye devletine karşı yeni bir saldırı konusunda nihai kararını bekliyor.
Bölgeyi oldukça hassas günler bekliyor. Herkesin kapsamlı bir çatışmaya girmek istemediği doğrudur. Ancak İsrail'in düşman için hiçbir sonuç alamadan düzenlediği saldırı trafiği, Tel Aviv'i adımlarını tekrar etmeye götürüyor. Bu durumda, kapıyı tekrar tekrar çalan can sıkıcı bir durum karşısındayız.
|
|
|
|
|
|
15-04-2018 12:05 - 550 Okunma |
|
|
|
|
Caferider Web TV |
|
|
|
Video Galeri |
|
|
|
|
Foto Galeri |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|