Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dönem başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı'nı Kudüs'ü görüşmek için toplaması sonrası Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan medyası Türkiye ve İran'ı hedef tahtasına oturttu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dönem başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı'nı Kudüs'ü görüşmek için toplaması sonrası Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan medyası Türkiye ve İran'ı hedef tahtasına oturttu.
Analistler, Kudüs meselesinin Körfez ve Arap ülkelerini; Bilhassa Suudi Arabistan'ı direkmen etkilediğini belirtiyor.
Bu çerçevede, Körfez rejimleri, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan Kudüs konusunda atılan adımlardan rahatsız oluyor.
Amerika Birleşik Devletleri ve İsrial'in yaptığı bölgesel plan çerçevesinde Suudi Arabistan'ın Kudüs davasını savunmaktan vazgeçtiği belirtiliyor.
Trump'un Kudüs kararı sonrası Filistin'de ve tüm İslam coğrafyasında başlayan eylemlerin ise Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ın gücünü ve yeni vizyon stratejisine olumsuz etki yaptığının altı çiziliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İslam İşbirliği Teşkilatı'nı olağanüstü toplaması Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni zor duruma bıraktı.
Bu sebeple, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri medyası Türkiye'yi bölgede marjinalleştirmeye çalıştığı ifade ediliyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Türkiye'yi İslam coğrafyasınd amarjinalleştirme çabalarının ise ABD-İsrail planının bir parçası olduğu söyleniyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin derin kulislerinde Türkiye'nin çağrısıyla yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı Kudüs olağanüstü toplantısının Arap ve İslam ülkeleri meydan ve caddelerinde yapılan protesto eylemlerinin daha güçlü bir hal aldığının tartışıldığı aktarılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Trump'un Kudüs kararı sonrası yaptığı tüm konuşmalarda ABD ve İsrial'i hedef aldığı, Suudi Arabistan'a değinmediği, Suud'a ise; "Bugün Kudüs'ü koruyamazsak yarın Mekke ve Mediye'yi koruyamayız" ifadeleriyle dolaylı mesaj gönderdiği söyleniyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri medyasının Türkiye ve İran aleyhinde yürüttükleri kampanya İsrail medyasının yürüttüğü kampanya ile benzer noktalar içerdiği dikkatlerden kaçmıyor.
Suud ve Birleşik Arap Emirlikleri medyasının haberlerde yer verdiği iddialar ile Siyonist İsrail İstihbarat Bakanı Ysrael Katz'ın Suudi Arabistan'ın İlaf gazetesine veridği röportajda ortaya attığı iddialar ile biber bir örtüşüyor.
Bazı Suudi politikacıların Suudi Arabistan'ın çöküşe gidecek bir yola girdiğini düşündüğü, fakat bu düşünceyi açıklama cezaretini gösteremedikleri belirtiliyor.
Suudi Arabistan'ın her alanda Birleşik Arap Emirlikleri'nin arkasına takılmasından da bazı politikacıların rahatsız olduğu alktarılıyor.
Suudi Arabistan basınında Türkiye ve İran aleyhinde çıkan en son yazı ise Riyad gazetesi yazarlarından Dr. Abdullah Nasır El Fevzan'a ait.
El Fevzan, dün yayınlanan makalesinde Türkiye ve İran'ın Suudi Arabistan'a karşı birlikte hareket ettiğinin altını çizdi.
Dr. El Fevzan, anı Ruhani'nin Suudi Arabistan'la diplomatik ilişkileri yeniden başlatmak için öner sürdüğü üç şartın kabul edilemez olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da yüklenen El Fevzan, Erdoğan'ın Kudüs meselesi üzerinden Mekke ve Medine'yi tartışmaya açmasına ise sert tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisini Mekke ve Medine'nin koruyucusu olarak görmekle suçlayan Suudi Yazar El Fevzan, Mekke ve Medine'nin İran ve Ensarullah'ın hedefinde olduğu yalanını tekrarlayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "İran ve Husilere karşı Mekke ve Medine'yi koru... Ne adar hızlı olursan o kadar iyi Ey Kurtarıcı" istihza içeren kelimelerle yüklendi.
Suudi Yazar, yazısının devamında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı boş konuşmakla itham ederek, Erdoğan'ın konuşmalarında samimiyetsiz olduğunu belirtti.