Almanya Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Christine Lüders, Almanya'daki göçmenlerin sorunları ve son zamanlarda artan İslam karşıtı gösterilerle ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Almanya'nın entegrasyon konusunda gelişme kaydettiğini belirten Lüders, "Bu gelişme çok önemli. Kendimizi göç ülkesi olarak tanımlıyorsak ve bu, tüm siyasi partiler tarafından itiraf ediliyorsa o zaman burada yaşayan ve vergi ödeyen herkesin iyi mamule görmesi lazım" ifadelerini kullandı.
Lüders, kısa süre önce açıklanan bir araştırmada ülkeye göç edenlerin maliyet oluşturmadığı, aksine Almanya'nın göçmenlerin ödediği vergiler sayesinde milyarlarca avro kazandığını ortaya çıkardığını hatırlattı.
"Gittikçe yaşlanan toplumumuzda sadece para söz konusu olmaması lazım. Tabii ki toplumun çeşitlilikten faydalanması da gerekiyor" diyen Lüders, Almanya'da bütün partilerin ülkenin artık göç ülkesi olduğunu kabul ettiğini vurguladı.
Lüders, şöyle devam etti:
"Burada yaşayan göçmen Türkiye kökenliler, Almanya'da doğmuş ya da Alman pasaportuna sahip. Kendilerini Alman olarak hissediyorlar, çalışıyorlar ve vergi ödüyorlar. Ne yazık ki yabancı isime sahip oldukları için iş piyasasında eşit fırsatlara sahip değiller. Böyle bir ayrımcılığı kesinlikle kabul edemeyiz."
Alman iş dünyasındaki ayrımcılık
Ülkedeki iş piyasasında yaşanan ayrımcılığa da değinen Lüders, şöyle konuştu:
"En fazla ayrımcılık vakaları iş gücü piyasasında ve iş aramada meydana geliyor. Tabii ki günlük hayatta da ayrımcılığa uğrayan vatandaşlar oluyor. Mesela yabancı kökenliler ev aradıklarında da bununla karşılaşabiliyor. Birçok insan şunu bilmiyor. Ev sahibi, size yabancı isminizden veya dış görünümünüzden dolayı evi vermiyorsa ve siz bunu kanıtlayabiliyorsanız, hukuksal olarak ona ceza kesilebiliyor."
Yabancı karşıtı gösteriler
Dresden'de 10 binden fazla insanın İslam ve yabancı karşıtı düzenlenen eyleme katıldığını hatırlatan Lüders, "Din özgürlüğü, yaşadığımız hukuk devletinin anayasada yer alan bir hak. Bunu sorgulayanlar, demokrasimizin tamamını sorguluyor" dedi.
Siyasilerin, bu tarz eylemlere karşı açık ve net sözler kullanması gerektiğini ifade eden Lüders, şunları kaydetti:
"Toplumdaki korkulara karşı mücadelede toplumu bilinçlendirmeliyiz. Çaba göstererek bu eğilimlere karşı gelinmeli. Özellikle bu tarz eylemlerin kimler tarafından kullanıldığını göz önünde bulundurmalıyız. Aşırı sağcı eğilime sahip olanlar, insanların korkularını, endişelerini kullanıyor, buna izin verilmemeli."
Lüders, İslam karşıtı gösterilerin yabancılara karşı ön yargılardan kaynaklandığını belirterek, "İslamcılara karşı olma görüntüsü altında bu eylemler yapılıyor. İleri sürülen gerekçeler yaşadıkları tecrübelerden ziyade daha çok ön yargılardan ve yabancı düşmanlığından kaynaklanıyor" diye konuştu.
"Tüm dinleri hedef alıyor"
İslam karşıtı gösterilerin Müslümanları hedef almasının herkesi ilgilendirdiğini ifade eden Lüders, "Herkes anlamalı ki birinin dini görüşüne yapılan saldırı, herkese karşı yapılan saldırıdır. Bu yüzden sade İslam karşıtlığından bahsetmiyoruz, genel olarak hoşgörüsüzlükten bahsediyoruz. Tüm dinleri hedef alıyor" şeklinde konuştu.
Şu an mültecilerin ülkeye alınması konusunda toplumda korkuların olduğunu gözlemlediklerine dikkati çeken Lüders, "Mesela Suriye'de savaş ve terörden kaçan insanlar Almanya'ya kaçıyorlar ve burada toplumda kendilerine karşı korkular ve endişelerle karşı karşıya buluyorlar. Bu zor bir durum" ifadelerini kullandı.
Lüders, ülkede çok sayıda kişinin mültecileri evine aldığını ve kendi imkanları çerçevesinde yardımcı olmaya çalıştığını da sözlerine ekledi.