05-07-2012 tarihinde eklendi
İmam Mehdi (af) İntizarı
Onu Beklemek...

 

Âl-i Muhammed’in (s.a.a) Kaimi

  İmam Hüseyin (a.s): Bu İslam ümmetinin Kaimi, benim oğullarımdandır.  O’nun gizlilik dönemi olacaktır ve o kendisi hayattayken mirası bölüşecektir.[1]

  Zuhur Dönemi

  İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu:

“Zuhurunu beklediğiniz İmamın zuhuru, sizden bir grubun diğer bir gruptan teberri etmesinden, birbirinizin yüzüne tükürmenizden, birbirinizi tekfir etmezinden ve birbirinize lanet okumanızdan sonra gerçekleşecektir.

  Ravi diyor: “Artık o zamanda bir hayır yok mu?” diye sordum.

  İmam Hüseyin (a.s) şöyle cevap verdiler: “Bütün hayır o zaman olacaktır, Kaim (İmam Zaman) kıyam edecek ve bütün zorluk ve sıkıntılara son verecektir.[2]

 

  Hz. İmam Mehdi’nin (a.f) özellikleri

  Haris b. Muğayra, İmam Hüseyin’den (a.s) .Hz. Mehdi’yi (a.f) nasıl tanıyacağız? Diye sorduğumda, şöyle buyurdular: “Onun sakin, kendinden emin vakarlı duruşundan tanıyacaksınız.

İkinci defa, diğer özellikleri nelerdir? Diye sordum. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdular:

 

“Allah’ın helal ve haramını bilmesinden, insanların ona muhtaç olup fakat onun kimseye muhtaç olmamasıdır.”[3]

İki Gaybet

  İmam Hüseyin (a s) buyurdular ki:

  “İmamet ve kıyam işini üstlenecek olan (Mehdi’nin) iki -gaybet-gizlilik dönemi vardır. Gaybetlerinden birisi çok uzundur, hatta o kadar uzundur ki bir grup, “Ölmüştür, dünyadan gitmiştir, bir grup öldürülmüştür, bir grup ise (kaybolup) gitmiştir diyeceklerdir. O’nun yerini, işlerine bakmakla görevli hizmetçisi dışında ne bir veli bilir ne de başkası, kimse bilmez.”[4]

 

“Zuhurun çabuk olması için çok dua edin. Çünkü bu sizin kurtuluşunuzdur.”[1]

     Ve imam Mehdi’nin (a.f) zuhurunu bekleyenler her zaman şu duayı okumalıdırlar:

“Allah’ım! Senin velin olan Hüccet İbni’l Hasan’a (selam ve salâtın ona ve babalarına olsun.), isteğinle yeryüzüne yerleşinceye ve uzun bir müddet faydalanıncaya kadar (zuhur edinceye kadar),  şu saatte ve bütün saatlerde koruyucu, bekçi, yardımcı, yol gösterici ve gözetleyici ol.”[2]

    Gerçekten bekleyen bir kimse, sadaka verirken önce kendi imamının mübarek bedeninin sağlık ve sıhhatini düşünür. Her fırsatta onu hatırlar.  Şefkat ve merhametine ümit ederek ona tevessülde bulunur. Mübarek zuhurunun hasreti ile yanar. Güzel cemalini görmek için içten içe feryat eder.

“Bütün insanları görüyor olmak ancak seni görememek, bana çok ağır geliyor.”[3]

      Bekleyiş içinde olan kimse; kalplerin maşuku imam hakkında yapılan toplantılarda hazır olan ve ona karşı kalbinde bulunan sevgiyi günden güne sağlamlaştıran kişidir. Sahle mescidine, Cemkeran mescidine ve İmam-ı Asr’a ait olan mukaddes serdaba (imamın gıybete çekildiği yer) gidiş gelişi olan kişidir.

     İmam Mehdi’yi (a.f) hatırlamanın en güzelliklerinden biri de, onu bekleyenlerin hayatları boyunca her gün onunla biatlerini yenilemeleridir. Bu anlaşma üzerine sabit kaldıklarını ilan etmeleridir.

Ahit duasının bir bölümünde şöyle yer almaktadır:

“Allah’ım! İçinde bulunduğum şu sabah vakti ve bütün hayatım boyunca, hazrete karşı olan ahdimi ve anlaşmamı yeniliyorum. Hiçbir zaman bu ahitten ve anlaşmadan dönmeyecek ve sabit olarak kalacağım. Allah’ım! Beni, hazretin yardımcılarından, dostlarından ve savunanlarından eyle. Onun emirlerine ve yasaklarına itaat etmek, onu himaye etmek, onun irade ettiği şeyi yerine getirmek için herkesten öne geçenlerden eyle. Hazretin ordusunda şehit olabilmek için ona doğru koşan kimselerden karar kıl?”[4]

       Kim bu duayı sürekli olarak kalpten okursa ve duada geçen manalara dikkat ederse, hiçbir zaman tembelliğe duçar olmaz. Hazretin gerçekleştirmek istediği hedefleri gerçekleştirmek ve zuhurunun ortamını yaratmak için bir an olsun durmaz. Böyle bir insan, hiç şüphesiz savaş meydanında Allah’ın imamının yardımcılarından ve dostlarından olacaktır.

      İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

Kim kırk sabah Allah’a ahit duası ile yalvarırsa, Kaim’in (a.f) dostlarından olur. Eğer hazret zuhur etmeden önce ölürse, Allah onu kabrinden çıkaracaktır (ve Kaim’e (a.f) yardım edecektir.)...

[1]- Kemaluddin, c.2, bab. 45, h.4, s.237

[2]- Mefatihi’l-Cinan, Mübarek Ramazan ayının 23. gecesinde yapılan ameller.

[3]- Mefatihi’l-Cinan, Nudbe duası.

[4]- Mefatihi’l-Cinan, Ahit Duası.

Duamız Şudur

 

Selam olsun sana ey güven kaynağı İmam; selam olsun sana her halinde ey ümit kaynağı olan öncü.

Ey velim. Sen şahit ol ki, şüphesiz ben Allah’tan başka bir ilahın olmadığına, O’nun tek olup ortağı bulunmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna, ondan ve Ehl-i Beyt’inden başka bir habibin olmadığına tanıklık ediyorum.

Sen ey velim! Sen şahit ol ki, Emir-ul Müminin Ali, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b. Ali Allah’ın hüccetleridir; senin de Allah’ın hücceti olduğuna şehadet ediyorum.

Yine şehadet ediyorum ki, ölüm haktır, nekir ve münker haktır, (öldükten sonra) haşrolmak haktır, sırat haktır, mizan (terazi) haktır, dirilmek haktır, hesap haktır, cennet ve cehennem haktır, cennetle müjdelenmek ve cehennemle korkutulmak haktır.

Ey velim! Sizinle muhalefet eden bedbaht olmuştur, size itaat eden mutluluğa ermiştir. Öyleyse seni şahit kıldığım şeyde tanıklık et. Ben senin dostunum, düşmanından uzağım. Sizin razı olduğunuz şey haktır, sevmediğiniz şey batıldır, emrettiğiniz şey maruftur (iyi ameldir) ve sakındırdığınız şey ise münkerdir.

Ey velim! Ben ortağı olmayıp tek olan Allah’a, O’nun elçisine (Peygambere), Emir-ul Mü’minin’e ve sizin hepinize evvelinizden sonuncunuza dek iman etmişim, yardımım sizin için hazırdır, dostluğum size halistir. Âmin; ya Rabbel âlemin

http://caferider.com.tr/imam-mehdi-af-intizari_h6690.html