18-09-2015 tarihinde eklendi
Suud’un şerrinden Merkel’in insafına sığınmak!


     Batı dünyası bugünkü varlığını emperyalist, sömürgeci geçmişine borçludur. Bugün de Batı’nın yaşamına yön veren maddeci kapitalist ruhudur. Bu kapitalist ruh dünyanın her bölgesinde ekonomik çıkarlarını her türlü haksızlığa rağmen korumak peşindedir. Dolayısıyla hukuk, siyaset, ekonomi gibi bütün üst yapıyı belirlemek ve çıkarları doğrultusunda yönetmek istemektedir.
 
     Batı, Atlantik’ten Çin Seddine uzanan coğrafyayı çıkarları için yeniden şekillendirirken, bu coğrafyada tarihsel ve siyasal varlığı birincil düzeyde olan Türklerin /Türkiye’nin hariç tutulduğu düşünülemez. Ortadoğu’ya hakim olan bölgeye de hakim olur şiarıyla birçok Arap ülkesinin haritası, yönetimi değiştirilmeye başlanmışsa sıranın Türkiye’ye geleceği kuşkusuzdur. Ancak onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır. Ve Allah en güzel hesap yapan, hesapları boşa çıkarandır. Umduklarını bulamadılar ve şimdilik Suriye’de frenlendiler. 
 
     Düşman her zaman düşmanlığını yapacaktır. Bunda hayret edilecek bir durum yok. Asıl sorun bize ne oluyor? Biz neden, hangi gerekçelerle, hangi doğru adına Batı’nın bu emeline teşne ve taşeron oluyoruz? Afganistan’dan Irak’a, Suriye’ye, Yemen’e bütün bölgeyi çıkarları adına kana bulayanlara, silah, para, savaşçı vererek, Müslüman ülkelerin yakılıp/yıkılıp viran edilmesine, milyonlarca Müslümanın katledilip öldürülmesine, yurtlarından sürülmesine, ülkelerinin tarumar edilip yağmalanmasına hangi gerekçeyle yardımcı olmaktayız? Bu davranışın ne insanlık vicdanında ne de iman ettik dediğiniz dinimizde karşılığı var. 
 
    O halde gerçek şu ki; dünya menfaatleri, makamlar ve koltuklarınız için zulmediyor ve zalime uşaklık ediyorsunuz. Bu zulmünüz ve zulme ortaklığınız milyonlarca masum insanın ölmesine neden olmuştur. Milyonlarca masum insan yıkılan yurtlarını terk etmiş yaşama tutunmak için mülteci durumuna düşmüştür. 
 
    Ne kadar acıdır ki Müslümanların, zor anlarında sığınacakları, yardım isteyecekleri yer, “sıla-i rahim” olan Mekke olacağı yerde, asırlardır Müslümanlarla savaşan Hıristiyan ülkeleri olmaktadır. Müslümanlar Avrupa’ya mülteci olarak kabul edilmek için bu uğurda, canlarını, eşlerini evlatlarını kaybetmeyi göze alıyorlarsa Mekke’nin eminliğinden, güvenliğinden, şefaatinden mahrum bırakılmışlar demektir.  
 
Bu, “Kabe’nin Sahibi” nin arzusu değildir. 
 
Bu, Müslümanların sırtından servet yapan, İslam’ı ters yüz eden, petro/dolar zengini şeyhlerin, kralların, tiranların Müslümanlara ve insanlara zulmünün eseridir. 
 
Bu, hayata ve insanlığa rahmet olan İslam’ın içini boşaltan ve onu işlevsiz hale getiren “içimizdeki beyinsizlerin” eseridir. Onları bu makamlara getiren de yine Batı’nın ta kendisidir.
 
Müslümanların Merkel’e değil Mekke’ye sığınıp yardım isteyecekleri gün İslam’ın onurunun daha da yüceldiği gün olacaktır.
 
http://caferider.com.tr/suudun-serrinden-merkelin-insafina-siginmak_m3344.html