04-09-2013 tarihinde eklendi
Kardavi ve Türkiye'de Vahabi Tehlikesi


 Vehhâbiliği Savunan Yusuf el-Karadavî "Hatıratında" El-Ezher Üniversitesinin Önceleri İbni Teymiyye'ye Karşı Olduğunu Açıklıyor
Vehhâbilerin getirdikleri bozuk inancının kurucusu olan Muhammed b. Abdilvehhabı (Abdulvehhâb oğlu Muhammedi) ve Muhammed b. Abdilvehhabın büyük bir önder olarak gördüğü İbni Teyymiyye'yi savunmaktan geride kalmayan ve yeri geldiğinde onların görüşlerini benimseyip anlatmaktan çekinmeyen Yusuf el-Karadavî, Hatıratı olarak yazdığı "İbnu'l-Karyeti ve'l-Kitab" (Dâru'ş-Şurûk baskısı, h.1423) adlı kitabının 1. cüz, 409. sayfasında "Külliyyedeki (Fakültedeki) Eğitimin Bidayeti ve İbni Teymiyye'ye Soluk Aldırma" başlığı altında şöyle demiştir:

"Külliyyedeki eğitim, eğitime ait yılın bidayeti ile başlamış, eğitim sınıfları ilk günden itibaren intizamlı hale gelmiştir. Ben de, belli sayıda bir takım kitapları bizlere teslim etmelerinden sonra eğitime şeğaf, hırs ve azimle yönelmişimdir. O kitaplardan belli sayıda kitaplar da satın almışımdır. O sene, talebeler için karar alınmış kitapları ve mütalaa ve daha fazla bilgi edinmek için diğer bir takım kitapları teslime etmeleri de Külliyye tarafından övülecek bir seneydi. Bu ek kitaplardan bir kısmı, imam İbnu'l-Kayyime ait "Zâdu'l-Me'âd" kitabıdır (Sabîh baskısı), ki o tahkik edilmemiş bir baskıydı ve fakat o bana çok faydalı olmuştur. Bu husus ise imam el-Merâğî'nin döneminde meydana gelen gelişmedendir, ki o dönemde İbni Teymiyye ile İbnu'l-Kayyimin kitapları kabul edilip el-Ezherin talebelerine dağıtılmıştır. Öyle ki, el-Ezher bundan önce (el-Merâğî'nin döneminde meydana gelen gelişmeden önce) bunların (İbni Teymiyye ve takipçilerinin) fikirlerine karşı mukavemet ediyor ve onları mücessime'nin (Allâh'ı cisim/eni ve boyu olan ölçülü bir varlık olarak kabul edenlerin) zümresi içerisinde kabul ediyordu."

Yusuf el-Karadâvinin bu itiraflarından net bir şekilde belli oluyor ki, 1928 yılında el-Ezherin başhocası olarak başa getirilen ve kısa süren bir zaman sonra bu mevkide kalmayan ve 1935 yılında tekrar el-Ezherin başhocası olarak tayin edilen Muhammed el-Merâğî’nin, kendince ıslah ve yenileme adı altında yaptığı faaliyetlerinden biri, daha önceleri el-Ezher Üniversitesinin âlimleri tarafından o ana kadar yüzyıllardan beri mücessimeden sayılan ve kitaplarına müsaade edilmeyen İbni Teymiyye ve öğrencisi İbnu’l-Kayyim'in kitapları 1928'li yıllardan itibaren el-Ezher Üniversitesine maalesef sokulmuştur. Bu şaşılacak bir şey değildir, çünkü Muhammed el-Merâğî mason olan hocası Muhammed Abduh’un yolunu izlemiş ve onu güçlendirmeye gayret etmiştir.

***

Mısır'da ikinci parti olan Selafilerin önde gelen bir yetkilisi geçtiğimiz aylarda yaptığı bir açıklamada iktidara geldiğimizde yapacağımız ilk iş piramitleri yıkmak olacaktır demişti. Yine Mısır'da Şeyh Şehate'nin vahşice linç edilmesini Vahabiliğin geldiği noktayı anlamak için yeterlidir.

***

Türkiye'ye gelince Kenan Evren döneminde yine Evren'in ifadesiyle Diyanet kadrosunun o dönemlerde maaşlarının Suudi Arabistan'ın Rabıta teşkilatı tarafından ödendiğini açıklaması dikkat çekici bir husustu. O dönemden sonra Vehhabilik Türkiye'de kök salmaya başlamış onlarca yayınevi faaliyete başlayarak Vehhabi-Selefi inancı yayılmaya başlanmıştır. El Kaide saldırıları Türkiye'de de duyalmaya başlanmış ve yüzlerce Türk genci onların tuzaklarına düşmüş çeşitli ülkelerede onların safında savaşmaya koşmuştur.

Tehlikenin ne boyutlara geldiğini görmek için İsrail'in güvenliğini sağlamak üzere batı tarafından yürütülen Suriye savaşı sürecinde Türkiye'den yükselen sesler, açılan onlarca sitelere bakmak yeterli olacaktır. İşin acı boyutu ne Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve ne de ülkeyi yöneten siyasi erkin bu konuda tek bir cümle etmemesidir.

***

Türk halkı karar vermeli

 " Eğer Türk halkı  hoşlanıyorsa, bizim mezhebimiz, Sünnilik budur diyorsa, diyeceğimiz birşey yok "Lekum dinikum veliyediyn".
Değil diyorsanız, dininizi de inancınızı da bu Nebbaşlardan kurtarın deriz.

Açık Soru ve Beklenen Cevap


"Elindeki yüz bin kardosuyla Diyanet İşleri Başkanlığı şunu demesi gerek miyor mu?: "Vahabi Selefi anlayış, İslam'ın imajını yıkmak üzere İngilizler tarafından kurulmuş ve onlara hizmet eden ajanlarıdır." Ya biz buyuz deyin ya da teberri edin."

http://caferider.com.tr/kardavi-ve-turkiye-de-vahabi-tehlikesi_m3261.html