01-12-2012 tarihinde eklendi
Aşure bardağını taşırıyor


Her yıl Aşura mateminin ardından, hakla batılı, cihatla cinayeti, hizmetle ihaneti ve gündüzle geceyi ayıramayanların, sarf ettikleri hezeyanlar hep aynıdır.   
Neden İmam Hüseyin’e yas tutuyorsunuz?
Neden, dövünüp ağlıyorsunuz?
Neden bu mateme kilitleniyorsunuz?
Bunu yapmakla neden fitne çıkarıyorsunuz?  
Neden diğerleri içinde yas tutmuyorsunuz?
İmam Hüseyin’in ağlanacak ne tarafı var?
Batı uzaya çıktı, biz matemlerle uğraşıyoruz…
Peygamberimiz matemi yasaklamıştır. İslam’da matem yoktur.
Her yıl tekrarlananların aksine bu yıl bir şey daha eklendi, Hz. İsa (as) da çarmıha gerildi, neden onun içinde çarmıha gerilme günü tutmuyorsunuz?
Buyurun cenaze merasimine…
Cehaletinin markası belli olsun diye, ne kadar şok edici sual varsa sıralamış..
Üstelik bunu söyleyen kitap yüklü zevat, bir din alimi de değil.
Belli ki Vehhabi ve Selefilerle bir hayli teşrik-i mesaisi olmuş.
Kim söylüyor bunları: “Ankara’da Hukuk Fakültesi mezunu, çeşitli il ve ilçelerde savcı ve hâkimlik yapmış, Refahyol döneminde Adalet Bakanlığı danışmanlığını görevinde bulunmuş. Personel Genel Müdür Yardımcısı, Tetkik Hâkimliği ve Ankara Başsavcı Vekilliği ve Ağır Ceza Mahkemesi hâkimliğinden emekli olmuş ve şimdilerde de bir gazetede köşe yazarlığına soyunmuş kişi.”
Görevler büyük ama beyin küçük..  
Din adamı değil ama hukuk, adamı da olamamış. İlimden, irfandan, hukuktan hiçbir nasip elde edememiş..  
Hani Sadi diyordu ya “bilgisiz bir kimse, savaş davuluna benzer, sesi çok, içi boştur.”  
  Sen şu Tomas Masarik veya Martin Deutshch kadar bile olamamışsın.  
Bak ne diyor Tomas Masarik: “ Bizim Hıristiyan din adamları da İsa’nın çektiği musibetleri anlatarak halkı hüzünlendirmekteler. Ancak şunu itiraf edelim: Hüseyin’in taraftarlarında olan aşk ve heyecan İsa’nın taraftarlarında asla yok. Zannedersem sebebi şu olmalı: İsa’nın musibeti Hüseyin’in musibetinin karşısında saman parçası ile dağın karşılaştırılması gibidir.”
Martin Deutshch  (Alman Ortadoğu uzmanı) da diyor ki: “Hüseyin en değerli yakınlarını feda etmekle ve mazlumluğunu ve haklılığını ispat ederek dünyaya fedakârlık dersi verdi. Ve İslam’ın ve Müslümanların adını yücelikle tarih sayfalarına yazdı. İslam’ın bu eşsiz kahramanı dünyaya şu dersi verdi: Zulüm ve haksızlık kalıcı değildir. Zulmün temeli ne kadar gösterişli olsa da hakkın karşısında yenileye mahkûmdur.”
Evet, onlar böyle düşünürken seni böyle düşündüren nedir? Sen, üstüne vazife olmayan işlere kalkışmadan önce aynanın karşısına geçip, hangi dinin mensubu, hangi yolun hizmetçisi olduğuna karar ver.  

Güneş balçıkla sıvanmazdı
—Hak batılla barışmazdı.
—İman edenler Allah yolunda
— Küfre düşenler şeytan yolundaydı.
—Şeytanın hilesi zayıftı
Mazlum zalimden ayrıldı
Mazlum mazlum yanında
Zalim, zalim yanında.
Asırlar öncesinden asırlar ötesine sürüp gidecekti bu savaş
Nemrud’a karşı, İbrahim’in
Firavun’a karşı, Musa’nın
Kayzer’e karşı, İsa’nın
Ebu Cehil’e karşı, Muhammed’in
Muaviye’ye karşı Ali’nin
Yezid’e karşı Hüseynin safında olanlara ne mutlu.
Bardağını taşıran Aşura değil, İsrailiyat uydurmalarını din adına diri tutan, mensubu olduğu inancın ve mezhebin öğretilerinden bile bi haber olan, bütün İslam dünyasının ortak acısı ve matemi olan AŞURA’yı aşla karıştıran, Vehhabi-Selafi anlayışını Alemlere rahmet olan Muhammed Mustafa (sav)’nın dini zanneden zavallıların hezayanlarıdır.

http://caferider.com.tr/asure-bardagini-tasiriyor_m3165.html