13-06-2012 tarihinde eklendi
Kufe'nin Anlattıkları


 

25-29 Mayıs Tarihinde Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz liderliğindeki CABİR heyeti ile Iraktaydım.

Zamanın dar olmasına rağmen önemli bir şeyin farkına vardım:

Mektebimiz her ne kadar akıl, mantık ve sahih delillere dayalı olsa da, bu bir Aşk Mektebidir. Bu mektebe gönül vermek belli bir duruşu ve zihniyeti temsil eder. Tercih meselesidir. Bu tercihin ne olduğunu Kufe’de gördüm.

İmam Ali (as) Kufe’de bir tercih yapmıştır. Daha doğrusu Alevi duruşun ne olduğunu biz takipçilerine yapmış olduğu seçimle net bir şekilde göstermiştir.

İmam (as) hilafete geçtikten sonra hilafet merkezini Kufe’ye taşır. Ama Kufe’de İbni-Ziyad (la)’ın yaptırdığı sarayda kalmaz. Onun yerine sarayın yanında mütevazı ve küçük bir ev seçer ve kiralar. -Evi gezenler bilir odaları küçüktür. İmam Hasan (as) ve İmam Hüseyin (as)’ın birlikte kaldığı oda bugün ufak bir çocuğun yalnız kaldığı bir odanın yarısı kadar yoktur belki. Zamanın şartları deyip geçmeyin, unutmayın ki yanı başlarında kocaman bir sarayda da kalabilirlerdi.- Bugün İbni-Ziyad (la) in sarayı yerin dibine batmışken o mütevazı ev İmamlara ev sahipliği yapmış olmanın onuru ile bütün heybetiyle dimdik ayaktadır.

Anlatmak istediğim İmam Ali (as)’ın ilkeli, ahlaki ve Muhammedi duruşu değildir. Haddimde değildir. Kıyamete kadar yaşasam dahi bunu anlatamam.

Benim İmam (as)’ın bu tercihinden anladığım ve anlatmak istediğim: Kufe’de gördüğüm, hep aklımda olan bir soruya cevaptı aslında:

'' Ne oldu da İslam ümmeti daha Peygamber (saa)’in cenazesi kefenlenmeden İmam Ali (as) a ve Peygamberin en yakınlarına düşman kesilip cephe aldılar? Peygamberden hiç mi utanmadılar? Allah'tan hiç mi korkmadılar? Sakaleyn’in, Gadir’in, Hayber’in ve birçok hadisenin canlı şahitleri deyiler miydi?

Mübahale ayetine bizzat tanıklık etmediler mi? Ehli-Beyt hakkındaki birçok ayetin açıklamasını Peygamber (saa) karşılarında canlı olarak aktarmamış mıydı? Onlar Hz. Fatıma (sa)’yı bizden bile iyi tanımıyorlar mıydı ki Onu (sa) diri diri yakmaya teşebbüs edecek kadar zalimleştiler?

Ehli-Beyt (as)’in hakkını gasp edip onlara her türlü zulmümü reva görenler Allah'ın ve Peygamberin Ehli-Beyte sevgiyi farz kıldığını bilmiyorlar mıydı?''

Şüphesiz gerçekleri biliyorlardı hem de bizzat canlı tanıklarıydılar. Peki, sorun neydi o zaman? - Sorun İmam Ali (as)’ın Kufe’de yaptığı tercih idi.

Ehli-Beyt (as)’in Hz. Muhammed (saa)’in getirdiği dini saraylarda eğip bükmeyeceğini, İslam’ı her türlü zorbalığa, ahlaksızlığa, hırsızlığa ve zalimliğe kılıf yapmayacağını biliyorlardı. Velayet nurunun altınla işinin olmayacağını ve Peygamber (saa)’in çizgisinden millim sapmayacağından emindiler. Şah-ı Merdan (as)’ın Kufe’deki zulüm, zevk, haram ve şirk sarayını tercih etmeyeceğini biliyorlardı.

Onların bugünkü takipçileri de bunu çok iyi biliyorlar ve Ali Şia’sının da böyle olduğunu görüyorlar. Onun için bugün İslam adına karşımızda duranlara, Velayet nuru yerine ötekileri tercih edenlere türlü türlü deliler getirip İmamların (as) ve Şia’nın haklılığını ispat etmeye çalışmamız boşunadır. Aslında buna harcanacak vaktimizde yok. Onlar tercihini saraydan, zevkten, zulümden, adaletsizlikten, altından ve şeytandan yana kullanmışlardır. Zaten Şia’nın hiçbir delilini çürütememeleri ve iftiralara sarılıp düşmanca saldırmaları bunun en bariz örneğidir.

Ehli-Beyt mektebine salt delillerle tabi olunmaz. İnsanın ilk önce İzzet ve Zillet arasında tercih yapması gerekir. Ancak İzzeti seçenler Aşk Mektebine gönül verebilir.

Delil olarak da Kufe’deki görüntü şahsım için yeterde artar bile.

Haklılığını ispatlaması gereken Ali Şia’sı değildir. Biz mektebimizi hakkıyla yaşarsak, vicdan sahibi her insan tercihini bu mektepten yana kullanacaktır.

Pir Sultanım, Ali şahımız,

Hakka ulaşır ahımız

On iki imam katarımız

Uyamazsın demedim mi!

http://caferider.com.tr/kufe-nin-anlattiklari_m3049.html