13-04-2019 tarihinde eklendi
Özgündüz: ‘Allah, Müslümanları emperyalistlerden ve onların maşalarından kurtarsın’’
Halkalı Zeynebiye Camii'nde 12 Nisan 2019 Cuma hutbesinde binlerce kişiye seslenen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz güncel konulara değindi.

Özgündüz: "Sizin adınıza ve kendi adıma İmam-ı Zaman ve naiplerine tebrik arz ediyorum. Gözleri aydın olsun. Onları seven herkesin gözleri aydın olsun. Allah cümlemizin geleceğini aydınlık, akıbetimizi hayırlı etsin. Nifak ehlini yok etsin.

 Filistinli, Karabağlı, Keşmirli, Yemenli dostlarımıza yardım etsin, bizim elimizle onlara yardım göndersin. Onları emperyalistlerden ve onların maşalarından kurtarsın. Birliğimizi, dirliğimizi bozmasın.

 Kerbela’nın kahramanlarının doğum günlerinin peş peşe gelmiş olmasını ben tesadüften ziyade takdir kaleminin öyle takdir etmesinde görüyorum. Yazan öyle yazmıştır diye düşünüyorum. Bir anma merasimi Yeni Çiftlik’te, Hz. Abbas Camii’nde yapıldı. Bir diğeri bu Pazar günü Hz. AliEkber Camiinde, Ali Ekber Mahallesi’nde yapılacak.

 Allah bizleri onları anlayanlardan etsin. Onların yolundan gidenlerden etsin, onlardan ayırmasın. Bugünde onları anarken bir şeyleri de anlatmaya kendi çapımda çalışacağım.

 Aşura’da yaşananlar, yani Rugeyye ’nin, AliEkber ’in, İmam Zeynel Abidin’in, İmam Hüseyin’in, Ebulfazl ’ın ve onun yolundakilerin birkaç saat içerisinde yaşadığı acı, ıstırap birçok bakımdan eşsizdir diye düşünüyorum. Acı boyutu, tesiri bakımından eşsizdir diye düşünüyorum, unutulmuyor çünkü. Diğerleri unutuluyor; Yemen’de her gün katliam var ilaçsız, aç bir toplum topyekûn ölüme mahkûm ediliyor. Çocuklar, annelerinin kucaklarında açlıktan, ilaçsızlıktan can veriyor. Birleşmiş Milletler suskun, vicdanlar bağışıklık kazanmış. İslami ve vicdani tepki görünmüyor. Ölçü kalmamış, Allah Müslümanlara şuur, gayret, akıl ve de kâmil iman nasip etsin. Hurafelerden kurtarsın İslam’ı.

 1400 senedir anlatılagelmiştir. Ve de o acı yine muhiplerinin gayretiyle günümüze kadar yaşatılmıştır. Ülkemizde sizlerin gayretiyle yeniden milletimizin gündemine girmiştir Aşura. Yeterli midir? Değil. Gözümüzün önünde yaşanılan şeyler göz ardı ediliyor, unutulup gidiyor ama 1400 senelik bu acı tazeliğini koruyor. Bu;

  1. Aşura’nın kendi mucizesidir.
  2. Aşura-iler’in gayretidir. Ehl-i Beyt’in Aşura meselesini zinde tutmalarının bir sonucudur.

Bu hassasiyet korunmuştur çok şükür. Her şeyin bezirgânı çıkmıştır, taciri çıkmıştır. Kerbela’nın da, Aşura’nın da taciri çıkmıştır. Hatırlarsınız, bir iki hafta önce birileri sahte Mehdilik iddiasına tutuldu. Başka suçlar da işlemişti. Yani bu var diye aslını inkâr etmek gerekmiyor. Sahte tanrılar her şeyden çoktur. Sahte tanrı var diye Allah’ı inkâr edip kökten meseleyi halletmek gibi bir yola gitmiyoruz, gitmemeliyiz de.

 Dediğim gibi, biz Hüseyin ile yoldaş olmak, Hüseyin’in bakış açısıyla dünyaya bakmak, Hüseyin’in görevini yaşatmak gibi şeyleri yaparsak doğru yaparız. Aşkımızı da yaşatacağız fakat bunu sömürtmeyeceğiz. Birilerinin pazarı haline getirmeyeceğiz. Misyonunu anlayıp onun misyonerliğini yapacağız.

  Ebuzer sürgün edilmişti Şam’a. O dönemin Şam valisi Muaviye baktı ki Ebuzer kendisine rahat vermiyor. Mektup yazdı merkezi yönetime ‘’Şam’a ihtiyaç duyuyorsan Ebuzer’i buradan çek. Bu adam milleti yoldan çıkarıyor, senin aleyhine milleti kışkırtıyor. Ben bununla baş edemiyorum.’’ Şeklinde. Cevap derhal geldi: ‘’Muaviye onu deli deveye bindirip sürgüne yolla.’’

 Sahabelerin birçoğunun kaburgası kırıldı, sürgüne yollandı, çeşitli işkencelere maruz kaldılar. Emevi olmayan herkes ya tam itaat edecekti ya da kan kusacaklardı. Emevi iktidarında kimsenin yaşam güvencesi yoktu. Ebuzer’i uğurlamakta yasaktı.

 Hz. Ali (a.s) Hasaneyn ile beraber geldi. Hasaneyn o gün itibariyle genç delikanlılardır. Orada ona hitaben yaptığı bir konuşma var. Buyuruyor ki: ‘’Onlar senden dünyaları için korktular. Dünyalarına zarar vereceksin, milleti aydınlatıp onlara sıkıntı yaratacaksın diye korkuyorlar senden. Sen de onlardan yana uzlaşma konusunda dinini alacaklar diye korktun. Onlar senden dünyaları için korktu, sen onlardan dininin zarar göreceği noktasında korktun. Şimdi burada da sana tahammül edip yaşatmıyorlar, Rebeze’ye sürgün ediyorlar.’’

 Hükümetin başı Ebuzer’e sordu: ‘’Yeryüzünde en çok nereleri seviyorsun?’’ Ebuzer dedi ki: ‘’Mekke’yi seviyorum, Medine’yi seviyorum.’’ Bu sefer ‘’En çok nereden nefret ediyorsun?’’ diye sorduğunda ‘’Rebeze’den nefret ediyorum.’’ diye cevap vermiştir. Hükümetin başı nedenini sorduğunda Ebuzer ‘’Çünkü ben oralıyım, şirk dönemini orada geçirdiğim için nefret ediyorum.’’ Cevabını vermiştir. Tam oraya sürgün edildi. Orada da ‘’Kimse Ebuzer ile ilişki kurmasın.’’ diye yasak da getirildi. Zaten Ebuzer de o çölde vefat etti.

 Emir-ül Müminin buyurdu ki: ‘’Onların senden korktuğu şeyi onlara bırak, senin onlardan korktuğu şeyi al ve git. Yakında anlaşılacak kimin kazançlı çıktığı, kim kime gıpta edecek. Dünya için, onların sofrasındaki kırıntıya sahip olabilmek için orada olanlar yüzde doksanın üzerindeydi. Nimet paylaşma sırası geldiğinde din, iman, ölçü kalmıyor; herkes büyük dilimi alma peşine düşüyor insanoğlu. Mesela miras bölüşme zamanı geldiğinde kardeşler birbirine düşüyor.

 Define arayıcıları da genelde birbirinin başını yer. Çünkü bulunanın büyük payını almak istiyor, mümkünse hepsini.

 Hz. Ali yine dikkat çekiyor diğer hutbesinde, bu hutbeler birbirini tamamlıyor gibi ama peş peşe değiller tabi ki.

 Biz şuanda ibret alacak kadar görüyoruz ama inşallah bir de gidip yerinde göreceğiz. Onların hepsi gitmiş. Göreceğiz kim haklı; Ebuzer mi yoksa hakkı konuştuğu için Ebuzer’e o şeyleri çektirenler mi? Ebuzer’e şimdi onlar haset çekiyor. Kıskanıyorlar Ebuzer’in makamını.

 Resul-ü Ekrem ‘de demişti ya: ‘’Herkes cennete müştak, cennet bu dördüne müştak.’’ O dörtlü içinde Ebuzer’de vardır. Aslında biz bu bedenden kurtulduktan sonra zaman kavramı bitiyor.

 Bugün biz de kimimiz dört elle tutmuşuz dünyayı; Hz. Ali diyor ki o hutbesinde: ‘’Rızkı size veren Allah, onun vacip, mali sorumluluğunu neden yerine getirmiyorsunuz?’’

 Ali (a.s), Allah’a yalvarıyorsa Allah’ın istediği gibi bir kul olamamaktan korktuğu için biz neden kendimizi gözden geçirmeyiz. Bazı kitaplarda yazıyor ve bazıları gerçekten abartıyor, Hz. Ali (a.s) geceleri 1000 rekât namaz kılardı, sabahları ayrı namaz kılardı, her hurma ağacının gölgesinde ayrı namaz kılardı gibi… Bunların iki yorumu var. Ya zaman onun için bereketlenirdi ya da bunları yazanlar hesap bilmiyor. Çünkü 1 rekât 1 dakikadan hesaplarsanız 1000 dakika ediyor ki o da 16 buçuk saat ediyor yaklaşık. Yani böyle bir hesabı nasıl yapmışlar bilmiyorum.

 Allah bizi sevdiklerinin yaptıkları davranışları yapmaya muvaffak etsin. Allah bize akıl versin.

İFA Spor bu ülkenin yüz akıdır, amatör kümenin yıldızıdır, karatede çok şükür yumruğuna cevap verebilen yoktur. Futbolda birçok grupta gençlerimiz namağlup şampiyon oluyor. Bu açıdan İfaspor’a Hayat Parkı’nın işletmesinin verilmesi yerinde olacaktır. Bunun karşılığında bahane olarak bize eski belediye işletmeyi kendimiz yapacağız diyordu. Ama şimdi yangından mal kaçırır gibi İfaspor’un flamasını sökmek ve eşyalarına zarar vermek doğru değil. Zaten devlet bizim bu isteğimizi reddederse de bir şey yapmayacağız çünkü kendimizi devletten daha üst bir makamda görmüyoruz. Bunu bir Kürt-Türk meselesine çevirmek de doğru değil ki zaten onlar da bizim vatandaşımız, dindaşımızdır.

 Şimdi konuşarak çözeceğiz, şu anda o harekete öfkemin kabarmasıyla birlikte sabrediyorum. Bir eroincinin, hapçının menfaatleri üstün tutulursa bizim öfkemizi göreceksiniz. Bu park mahallem hizmet için yapıldı; mahalleme eroin, hap soksun diye veya gencimi öldürsün diye değil. Buna müsaade etmeyiz ki. Umarım bu toplum yok sayılmaz, umarım bu toplum bir eroin tüccarına kurban edilmez. Akıllı, mantıklı bir çözüm üreteceğiz."

http://caferider.com.tr/ozgunduz--allah-muslumanlari-emperyalistlerden-ve-onlarin-masalarindan-kurtarsin_h23063.html