29-10-2014 tarihinde eklendi
AŞURA Ritüelleri ve anlamları
Kerbela törenlerinde gördüğümüz ritüellerin anlamları

 ALEM: Bayrak anlamına gelir

Aşura literatüründe, matem merasimleri düzenlemek için desteler oluşturan grupları birbirinden ayıran bu destelere has bayraklara denir. Hüseynîlerin, kesik elleri veya Hz. Ebulfazl’ın kesilen kolunu temsilen uzunca bir çubuğun ucuna geçirilmiş metal el ve hemen altına takılan Ehlibeyt’in isimlerini ya da sloganlaşan sözlerini içeren siyah bez için de “ALEM” tabiri kullanılır.

Kerbela hadisesi sırasında Hüseynîlerin bayrağını (Alem) taşıdığı için Hz. Ebulfazl’a “BAYRAKTAR BAYRAĞI TAŞIYAN” anlamında ALEMDAR denilmiştir.

AŞURA

AŞURA: Onuncu gün anlamına gelir. Muharrem ayının onuncu günüdür. Şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin’in (a.s) oğullarının ve yarenlerinin şehadet günüdür. Masum İmamlar (a.s) bugünün anısını canlı tutar, matem meclisleri hazırlar ve İmam Hüseyin’e (a.s) ağlarlardı. Hz. Hüseyin’i (a.s) ziyaret eder, halkıda ziyarete teşvik ederlerdi. Aşura onların hüzün günüydü. Aşura gününde eğlenmemek, çalışmamak, yas tutup ağlamak, öğle vaktine kadar bir şey yiyip içmemek, ev için bir şey biriktirmemek ve yas halinde olmak, başlıca müstehap (sevap) amellerdendir.
Vesailu’ş-şia C. 10 S. 394

Sefinetu’l-Bihar C. 2 S. 196

ALEMDAR: Hz. Ebulfazl el-Abbas

Hz. Ali’nin Umm’ul Benin adlı eşinden olan oğlu Hz. Ebulfazl el-Abbas’ın lakaplarından biridir. Kerbela’da İmam Hüseyin’in (a.s) ordusunun bayrağını taşıdığı için bu lakapla anılmıştır. Savaş meydanlarında askerlerin motive olmaları ve morallerinin yüksek tutulması için bayrağı taşıyan kimsenin konumu oldukça önemliydi. Aşura gününde İmam Hüseyin (a.s) az bir gruptan oluşan ordusunu sağ, sol ve merkez olmak üzere üç gruba böldü ve bayrağı kardeşi Abbas’a verdi.
(Biharu’lEnvar C.45 S. 5 ve 39)

Hz. Abbas Aşura günü İmam’ın huzuruna gelerek savaşmak için izin istediğinde İmam (a.s) ağladı ve “sen benim Alemdarımsın eğer sen gidersen ordum dağılır” diyerek onu sona sakladı ve izin vermedi.
Maali-ssibtayn C. 1 S. 441



AZADARLIK
 İmam Hüseyin’i (a.s) anmak için çeşitli günlerde, özelliklede Muharrem ayının ilk on günü ve Aşura’da düzenlenen matem merasimlerinin genel adıdır. Hüseynî hareketi canlı tutmak amacıyla yapılan bir Aşura kültürüdür.

Büyük İslam âlimleri ve Masum İmamlar (a.s) Ehlibeyt dostlarını her daim bu merasimlerin düzenlenmesi için teşvik etmiş, kendileri de bizzat bunun için çaba sarf etmişlerdir. Ağlamak, mersiye okumak, nuha okumak, Ehlibeyti ve uğradıkları musibetleri yâd etmek azadarlığın muhtevasını oluşturmaktadır. İmamların (a.s) yolunun ihyası ve mazlumiyetlerinin açıklığa kavuşturulması için her yıl düzenlenen ve 1400 yıldır süregelen bu anma programları, inançların sağlam kalmasına vesile olmuştur.

Nitekim İmam Bâkır (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) pak türbesini Aşura günü ziyaret edemeyen kimseler için şöyle buyurmuştur. “… İmam Hüseyin (a.s) için yaslı olsunlar, ağlasınlar ve ev halkına da ona ağlamalarını emretsinler. Evlerinde matem meclisleri düzenleyip onun musibetine duydukları üzüntüyü açığa vursunlar. Ağlayarak birbirleriyle evlerde görüşsünler. İmam Hüseyin’in (a.s) musibetlerini anıp hüzünlendiğimizden dolayı bizlere büyük sevaplar versin…”
Kamilu’z-ziyarat S. 175 Biharu’l-Envar C. 101 S. 290

İmam Hüseyin’e (a.s) karşı duyulan aşktan dolayı yas tutma merasimleri, zamanla halkın da iştirakiyle toplu anma merasimlerine dönüştü. Bu merasimlerin bereketiyle birçok insan İmam Hüseyin (a.s) ve Aşura kültürü ile aşina oldu ve olmaya da devam etmektedir.


BEŞİK
İmam Hüseyin’in (a.s) altı aylık yavrusunun Kerbela çölünde zalim yezit ordusuna mensup Harmele tarafından şehit edilişinin ardından beşik, Aşura literatüründe bu olayın sembolü haline gelmiştir. Şiiler arasında yaygın olarak sürdürülen bu gelenekte, Ali Asgar’ın (Küçük Ali) şehadetini temsilen kullanılan boş beşikler ve onun mazlumca şehadetini konu alan mersiye ve ağıtlar, Aşura kültürünün bir parçası olmuştur.



ÇATALLI OK:
Üç başlı oktur. Kerbela hadisesinde Yezit ordusu tarafından hem İmam Hüseyin’e (a.s) hem de kundaktaki oğlu Ali Asgar’a atıldığı rivayet edilmiştir.
ERBAİN: (Kırk veya kırkıncı anlamlarına gelir)

İslam literatüründe kırk sayısının özel bir yeri vardır. İrfanî ve semavi makamları elde etmek veya bazı dileklerin kabul görmesi için nefis tezkiyesinde bulunmak gibi konularda kırk sayısına çokça rastlarız. Kırk hadis ezberlemek, kırk gün ihlaslı olmak, aklın kırk yaşında kemale ermesi, kırk mümine dua etmek ve kırk gece falan ameli yerine getirmek gibi kavramlar bunlardan bazılarıdır.

Aşura literatüründe ise Erbain, Hz. Hüseyin’in (a.s) şehadetinin kırkıncı günü için kullanılır ve Sefer ayının yirminci gününe tekabül eder. Nitekim bazı bölgelerde ölen kimselerin vefatlarının kırkıncı gününü anmak gelenek haline gelmiştir. Bu günde ölen kimsenin eş, dost ve akrabaları, merhumun vefatının kırkıncı gününde Fatiha meclisleri düzenler, ihsanda bulunur, fakirlere sadaka verir ve tüm bunların sevabını ölen yakınlarına hediye ederler.

Sefer ayının yirmisinde de Şiiler Hüseynî Aşura’nın hatırlanması için çeşitli ülke ve şehirlerde büyük matem meclisleri tertipler, Sinezen ve Nuhalar eşliğinde dinin simgelerini yüceltir ve yas tutarlar. Bugünkü Irak’ın Kerbela şehrinde ise İmam Hüseyin’in Erbaini ayrı bir coşku ve azamete sahiptir. Irak’ın ve hatta dünyanın dört bir yanından gelen milyonlarca Şii, desteler ve mersiyelerle bugünü görkemli bir şekilde anmaktadırlar.

KASIM OTAĞI
Hz. Kasım bin Hasan (a.s) için Kerbela da evlilik merasimi düzenlendiğine ve burada gelin evi süslemelerinin yapıldığına dair güvenilir herhangi bir senet yoktur ve gerçek dışıdır. Zayıf kaynaklardan avam tabakanın zihnine yerleşmiş, dilden dile dolaşarak yaygınlaşmış Aşura tahriflerinden biri olarak bilinmektedir.

İmam Hasanın (a.s) İmam Hüseyin’e (a.s) vasiyeti olan genç Kasım’ın mürüvvetini göremeden, üstelik feci bir şekilde katledilerek ölmesi insanları derinden etkilemiş, ciğerlerini yakmış, gözyaşlarının sel olmasına neden olmuş, bu yüzden matem günlerinde düzenlenen taziye merasimlerinde Kerbela’da ki mezalimi dramatize etmek maksadıyla Hz. Kasım (a.s) için hayali bir “gelin evi” (OTAK) yaparak bu murada eremeyişi yâd etmek istemişlerdir. Bu otak sinelerde saklı kalan arzuların bir ifadesi olarak canlı tutulmaktadır.



(İMAM KARASI (SİYAH GÖMLEK)

 Muharrem ayının girmesiyle birlikte İmam Hüseyin’in yas merasimleri başlar. Yas merasimlerinde matem tutanlar ve destelerde sine vuranlar matemin bir nişanesi olarak imam karası olarak adlandırılan siyah gömlek giyer.

MATEM: (Yas, bela, eza ve ezadarlık manalarına gelir)

Sözcük anlamı itibarıyla kadın-erkek herkesin kutlama veya yas amacıyla toplandığı yer demektir. Arapça Me’tem teriminin Farsçaya Matem olarak geçmesi, kutlama türü merasimler yerine daha çok “yas tutma” merasimleri için kullanılması nedeniyle, Farsçadan etkilenen Türkçeye de bu anlamda geçiş yaptığı sanılmaktadır. Bu yüzden Türkçede matem dendiğinde, Yitirilen bir kimsenin yasını tutmak için insanların bir araya geldiği toplantı akla gelmektedir. İmam Hüseyin (a.s) için düzenlenen yas merasimleri ise, tutulan matemlerin en büyüğü, en görkemlisidir. Öyle ki Farsça da bu merasimlerin yapıldığı yerler için “Azâdarlık yeri, Azâhane, Matem sera ve Matemkede” gibi özel isimler bile türetilmiştir.

MEDDAH
Şia literatüründe Ehlibeytin (a.s) faziletlerini içeren şiir vb. gibi edebî metinlere methiye, bu metinleri belirli bir ahenkle okuyan kimselere de meddah denir. Meddahlar matem günlerinde Ehlibeytin (a.s) musibetlerini anlatan Nuha, Sinezen, Mersiye vb. şeylerde okudukları için meddahlık hem methiyeleri, hem de mersiyeleri kapsamı içine alır.

http://caferider.com.tr/asura-rituelleri-ve-anlamlari_h13064.html