Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Hz. Ali aşığı yazar George Jordac hayatını kaybetti
40 yılını Hz. Ali'ye adadı
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
06-11-2014 07:10 - 4124 Okunma

 İnsanlık, ‘İmam Ali Aşığı’nı kaybetti

  Ömrünün 40 yılını Hz. Ali’yi (a.s) araştırmaya adayan “İnsanlığın Adalet Sesi: İmam Ali” eserinin sahibi Hristiyan düşünür George Jordac hayatını kaybetti

BEYRUT – Dünyaca tanınmış Lübnanlı şair, yazar ve tarihçi George Jordac, 83 yaşında hayatını kaybetti.

Hristiyan bir aileye mensup olan Jordac, 40 yılını İmam Ali (a.s) hakkında araştırmaya adadığı ve bu konuda çok sayıda eser kaleme aldığı için ‘İmam Ali Aşığı’ olarak ün yaptı.

Jordac’ın, “İnsanlığın Adalet Sesi: İmam Ali” adlı müstesna eseri, Müslümanların yanı sıra diğer inanç mensuplarının da ilgi ve takdirini kazandı.

Emir’ül Müminin İmam Ali’nin (a.s) hutbeleri, mektupları, sözlerini ihtiva eden Nehc’ül Belaga’yı 40 kez okuyan ve ezber derecesinde bilen Jordac, kendi eseriyle ilgili olarak da “Onu yazarken sanki bir güç bana yardımcı oluyordu” demişti.

Hz. Ali (a.s) hakkında başka kitaplar da kaleme alan Jordac, “İmam Ali’yi (a.s) tanıdıktan sonra başka kimse hakkında kitap yazamayacağımı anladım” ifadesini kullanmıştı.

Jordac eserlerinde Hz. Ali (a.s) ve Nehc’ül Belaga ile ilgili olarak,

“İmam Ali, insanlığın mirasıdır, adaletin sesidir. O, tarih kitaplarına sığmayacak kadar büyüktür, tarihin gerçeğidir. Kur’an-ı Kerim’den sonra en fesahatlı ve belagatlı kitap Nehc’ül Belaga’dır. Benim için semavi bir kitaptır. Arapça yazılan ilmi ve felsefi tüm kitapların özeti gibidir. Nehc’ül Belaga’yı okudukça, İmam Ali’nin mazlumiyeti daha bir anlaşılıyor” ifadelerine yer veriyor.

Anne ve babasının da Hz. Ali’ye olan sevgi ve saygısına tanıklık ettiğini anlatan Jordac, çocukluk yıllarındaki evlerinin giriş kapısının üstünde “Ali’den büyük yiğit, Zülfikar’dan keskin kılıç yoktur” ifadesinin bulunduğunu hatıralarında nakletmişti.

Jordac, İslam dünyasının önde gelen alimleriyle görüşüyor, düşüncelerini paylaşıyor ve çeşitli toplantılarda bir araya geliyordu.

George Jordac "İnsanligin Adalet Sesi"ni Anlatiyor:



"İMAM ALİ, ÇOCUKLUKTAN BERİ BENİM GÖNLÜMDEYDİ"

Açiklama: George Jordac Hiristiyan bir ilim adami ve arastirmaci olarak, "İmam Ali, İnsanligin Adâlet Sesi" adli üstün kitabini yazmakla, sadece İslam dünyasinda degil bütün dünya çapinda, düsünce ve kültür ehli insanlar arasinda yüksek ve belirgin bir mevki kazanmistir.

Birçok Müslüman alim ve düsünür bu kitabi okuyup, inceleyerek Jordac'in arastirma üslubunu ve yorum tarzini övmüslerdir. Kitabin okuyuculari Hz. Ali (a.s)'in ahlaki faziletlerini ve onun evrensel düsüncesini bu kitap sayesinde daha iyi anlayabilmislerdir.
Seyyid Muhsin Hekim söyle yazmistir: "Bu kitap bir takim yönleriyle beni saskinliga ve övgüye sevk etti. Saniyorum bu yönlerden en önemli olani, adaletli davranmak ve insaftan ayrilmamak meselesidir."

Bu kisa sohbet, Üstat George Jordac'in Beyrut'taki evinde gerçeklestirilmistir. Üstat bu görüsmede, kendi yasamindan, eserlerinden ve fikirlerinden bahsediyor. Ve okuyucularina İmam Ali (a.s)'in yasaminin bir baska boyutunu açikliyor.
 

Soru: Sayin Üstat Geore Jordac, siz belirgin bir kültürel sahsiyet olarak taninmaktasiniz ve görüs sahibi, kitap ehli insanlarin birçogu sizi tanimaktadir. Biz, bu görüsmede, baslangiçta kendi dilinizden, yasaminizdan ve eserlerinizden biraz bahsetmenizi rica ediyoruz.

G. Jordac: Benim sosyal çevrem belli özelliklere sahip ve ben, sosyal çevremi özel ve genel diye ikiye ayirmak istiyorum. Önce ülkemin muhiti ve sonra kendi ailemin muhiti.
Lübnan bir Arap ortamidir. Bu yüzden birlikte yasadigim insanlar Arap tirlar; İgah Araplari, yani Arap tarihinde "Âribe" diye adlandirilan Yemen "Gasaseleri"nden olanlar. Bu çevrede Arap örfünün tamami İslamî, Arabî ve İslam ve Hiristiyanliktan önce varolan putperestlik, kisacasi Arab'a ait bütün özellikler bu bölgede mevcuttur. Bu bizim mirasimizdir. İlginç olan su ki, Araplar İmam Ali'yi Sialar nasil kendilerinin sayiyorlarsa, öylece, hatta daha siki sekilde kendilerine ait bilirler. Çünkü o, bu yönden bizim mirasimizin bir parçasidir. Ve biliyorsunuz, zifaf gecesinde halay çekmek, siir okumak ve hep bir arada toplanmak gibi seylerin hepsi Araplarin eski adetlerinden olup, sonradan bu ülkede daha da çogalmistir.
Buna ilave, insanlar henüz bu halkin bedeviyette yasadigini zannettikleri için sasiriyorlar. Çünkü bizim halkimizin yüzde sekizi edebiyatta, bilimde, matematikte, tipta, hukukta ve diger dallarda doktora belgesi almis insanlardir. Bu umumi muhit açisindan gerçekten kültürlü bir ülkedir.

Aile muhiti ve özel muhitimiz konusunda da, bizim aile ilim ve bilgi ailesi olarak taninmistir. Benim babalarim, atalarim hep ilimle, bilgiyle dogrudan iliski halindelermis. Tarihî ve hatira kitaplarin bulundugu ve benim ecdadimin mirasi sayilan, degerli kütüphane benim bu iddiamin kanitidir. Ben çocukken cografî olarak çok güzel bir çevrede yasiyordum. Okuldan döndügümde özel bazi bitkilerin çevresine, kayalara veya agaçlarin altina gidip Seyh Nesif El-Nezîci'nin Mecma ul-Bahreyn kitabi veya Mütenebbî gibi kitaplar okurdum. Annem, babam, ailem ve ögretmenim beni anlamiyorlardi. Bu yüzden agabeyime yöneldim. O sairdi ve yine matematik ile dil konusunda tahsil sahibiydi. Bu konulari ondan ögrenmek, bana okuldaki derslerden daha tatli geliyordu. Sonra bir delikanli oldugum dönemde agabeyim Fuat'a yöneldim. O, İmam Ali hakkinda kasideler yazmisti ve onlari İmam Ali'nin ziyaretçileri için okuyordu. Çabucak, Nehcül Belaga'yi okuyup, ezberlemeyi kararlastirdim. Gerçekte ben bu kitaplarin yüzde yetmisini ezberledim. Bütün bu ortamlar, yani Nehcül Belaga'yi ezberlemek olsun, agabeyimden duyduklarim olsun, bunlar benim İmam Ali hakkindaki düsüncemin gelismesine neden oldu ve İmam Ali gerçekten büyük ve yüce bir sahsiyet olarak zihnimde ve içimde yerlesti. Sehrimi terk edip Beyrut'a geldigimde, ders okumaya basladim. Beyrut'ta 17 yasindayken "Vagnar ve Kadin" diye bir kitap yazdim.
Vagnar, Almanyali bir sair, çalgici ve filozoftu. Bu kitap yayinlandiginda, Dr. Taha Hüseyin, onu edebiyat bölümünün doktora ögrencilerine okumalari için tanitmisti.

Yayinlanmis diger kitaplarim arasinda, "Selahattin Eyyubî'nin Tarihi Rivayeti," "Vahhab", "Bagdat Saraylarina Gelmekte Olan Sair", "Yildizlar ve Oyuklar", hayvanlara sefkat ve onlari tanimamiz gerektigine dair yazilmis olan "Merkebe Dair Sözler", "Zengin ve Fakir" ve "Arap Yolu" adli tamamen yeni bir arastirma olan bir kitap ve daha baska kitaplar yer aliyor. Su anda yaklasik olarak yirmi kitabim baskida, birkaç tanesi de yayincilarin elinde, yakinda yayinlanirlar.

Soru: Efendim siz, bir Hiristiyan düsünür olarak Arap dünyasinda taninmissiniz ve Müslümanlar, özellikle Sialar size saygi duymaktalar. Acaba belli siyasi veya kültürel akimlar, gruplar arasinda bagimli oldugunuz var midir?

Jordac: Benim fikri, kültürel ve siyasi bagimliligim "İnsan"da biten bir bagimliliktir, sadece insan .. Ve ben, bütün bu akimlarin fiili olarak insanin hizmetinde oldugunu düsünüyorum. Ben resmi olarak kendimi kayitlandirmak, bagimli kilmak istemiyorum. Çünkü benim inancima göre bir siyasi veya kültürel hizip ve gruba resmi olarak bagli olmak faydali olmayacaktir. Ben sevdigim isi yapmak istiyorum ve simdiye dek kanunî ve resmi olarak hiçbir grup veya akima bagimliligim olmamistir.

Soru: Gerçi siz daha çok bir arastirmaci olarak biliniyorsunuz ama derin ve anlamli siirlere sahip olmaniz dolayisiyla, Mütenebbi gibi klasik Arap sairleri ve onlarin günümüz edebiyati üzerindeki tesirleri konusunda sohbet etmeniz yerinde olur.

Jordac: Mütenebbi hakkinda söylenen en güzel ve en derin ifade Seyh İbrahim Nezîcî'nin sözüdür. O söyle demistir: At diliyle bahsediyor ve bütün insanlarin kalbiyle konusuyor. Onun gerçekte, Shaksper'den, Dante'den, Hugo'dan ve en büyük çagdas sairlerden hiç bir eksik yani yoktur. Bence o, büyük sairlerin arasinda yer almaktadir.
Ben baska bir yerde de söylemistim, Mütenebbi'nin günümüz camiasi için de mesaji var ve birçok konuda bizim fiili durumlarimiza çözüm yolu göstermistir.

Soru: Üstat Jordac, siz birçok siirler yazmissiniz. Yazdiginiz en önemli siirler hangileridir?

G. Jordac: Benim divanim yok, ama bilinen birçok kasideler yazmistim. Mesela Ümmü Kulsum, Adullahvahhab, Sumbatî, Macid el-Rumî, Veliy el-Safi, Necat ve bunlar gibi sanatçilarin seslendirdikleri kasideler...

Soru: İmam Ali hakkinda siiriniz var mi?

G. Jordac: Siirim yok ama konusmalarim var. Ancak agabeyim Fuat'in İmam Ali hakkinda kasideleri var. Ben o kasidelerden birini kitabimin dördüncü cildinde yazmistim.
O kitapta birçok çagdas saire deginmisim ki su an yasiyorlar. Rahmetli kardesim Sair Fuat Jordac ve Burselna İmam Ali'nin sifatlarini saymislardir. Elbette Burselna henüz duruyor.

Soru: Bu mecmuanin ismi nedir?

G. Jordak: Gadir Bayrami'dir ve meshurdur.

Soru: Sizce, Nehcül Belaga fesahat ve belâgat yönünden Arap edebiyati içerisinde nasil bir konuma sahiptir?

Jordac: Belâgat, söylenen sözün, içinde bulunulan hal ve duruma uygun olmasi anlamindadir. Bu esasa göre, görülüyor ki Nehcül Belaga mutlak olarak en belâgatli kitaptir veya en belig olanlardan sayilir.

Arap Edebiyati diger bütün edebiyatlar gibi ülkenin, kültürel ortamin ve medeniyetin bir ürünüdür. Arap Edebiyatinda, dünya ediplerinin basta gelenlerinden sayilan dehalar yetismistir. Sonuçta, Arap Edebiyati da çok kiymetli olan dünya edebiyatinin bir parçasidir.

Soru: Üstat Jordac: İmam Ali (a.s.) hakkindaki degerli kitaptan biraz konusalim. Nehcül Belaga'ya ve daha sonra Mevla İmam Ali (a.s.)'a yönelmenizde agabeyiniz Fuat Jordac etkili oldugunu söylediniz. Yazilmis olan çesitli kitaplara ragmen, İmam Ali (a.s.)'in sahsiyetini yeniden arastirip incelemeye neden gerek duydunuz?

G. Jordac: Nehcül Belaga ile tanistiktan sonra, onun hakkinda düsünmeye basladim. Bu benim tahsilimi bitirdigim döneme rastlar. Sonra gazetede çalisan bir doktorla görüsüp Arap gazetelerde yazmaya basladim. Sonra da Beyrut Üniversitelerinde edebiyat ve felsefe dersleri vermeye basladim. Hem Arap felsefesi için hem de Arap edebiyati için İmam Ali (a.s.)'i uygun görüyordum. Bu sirada, bilgi mahzenim İmam Ali ile ilgili bilgilerle doluydu. Buna ragmen, verdigim iki ders dalini da dikkate alarak bu konudaki bilgilerimi çogaltmak istiyordum. Bu yüzden, İmam Ali hakkinda yazilan konularin, özellikle El-Akkad ve Taha Hüseyin .. gibi çagdas yazarlarin eserlerini arastirmaya basladim. Çok okudum ve anladim ki, bu büyük insan henüz mazlum durumdadir.

Onun hakkinda konusan birçok kimse, onun tarihi meseleleri hakkinda sözler söylemislerdi. Örnegin, hilafet ve vilayet onun hakki miydi degil miydi, kimler onunla muhalif veya muvafikti ve buna benzer konular. Bence bu konular yirminci asrin evlatlarinin ve hatta zamanin Sialarinin pesinde olduklari seyler degil. Bunlarin ötesinde mevzular söz konusudur. İmam Ali onlarin sinirlandirdiklarindan çevreden daha büyüktür.

O zaman ben, Nehcül Belaga'yi yeniden okumam gerektigini hissettim. Nehcül Belaga'ya yeniden döndüm ve gördüm ki bu kitapta çok nükteler var ki, henüz bu insanin yüceligi onlarda kesfedilmemis. Benim için açikliga kavustu ki o, varlikçi düsüncesi nedeniyle islahçi bir önder ama fakirlik ve ihtiyaç içindeydi. Zihnime geldi ki onu yayinlayayim. Bu isi 24 yasindayken yaptim ve bes ciltlik bir kitap yazdim. O kitabi okudugunuzda, basliklariyla konulari anlarsiniz. Örnegin, birinci kitap İmam Ali ve insan haklari hakkindadir. Tarihteki insanî düsünce bilginlerinin görüsleri ile İmam Ali'nin görüsleri arasinda inceleme yapilmis. Bu bölümde, İmam Ali (a.s)'in baskalarindan çok daha ileri adimlar atmis oldugunu anlattim. Bir baska cildi, İmam Ali ve Fransa Devrimi basligi ile yazmistim. Fransa Devriminin insani ve insan aklinin kabul ettigi ve dogru bir toplumun kabullendigi yönleri, hepsi İmam Ali'de mevcuttur, hatta orada olandan daha da çok miktarda. Ve hatta Marks'in sonradan beyan ettigi birçok görüsü İmam Ali tanimaktadir.

İmam Ali "Ben, bol ve üst üste yigilmis bir nimet görmüyorum ki onun yaninda da zayi edilmis bir hak bulunmasin" diyor. İste bu, toplumsal adaletin doruk noktasini göstermektedir. Çünkü senin, ihtiyacinin üstünde sahip oldugun bir sey bir baskasindan alinmis olmalidir. Fakat görüyorsunuz ki bugün bir çok yerde, kanun, gayri mesru servet sahiplerini desteklemektedir. Konulan kanunlar, hep güçlüleri zayiflara musallat kilmak ve zenginleri fakirlerin üstünde tutmak yönündedir.

Soru: Üstat Jordac hemen sormak istiyorum, nasil oldu da büyük ve salih insanlar arasindan İmam Ali'yi konu edindiniz? Acaba zamanin ihtiyaçlari ve asrimizin çikmazlari mi sizi bu seçime yöneltti?

Jordac: Bakiniz, zamanimizda, Müslüman yazarlarin ve büyük arastirmacilarin Peygamber (s.a.a) hakkinda yazdiklarinin çogunlugu insaf çerçevesi içindedir. Çünkü dogudan ve batidan onun hakkinda yazanlar, insafa riayet etmislerdir. Bu yüzden, ne benim ne de baskasinin islahi ve açiklamasi gerekli degildir. Ancak İmam Ali (a.s) konusunda durum böyle degildir. Ben İmam Ali (a.s) hakkinda yazilanlara baktigimda, bir tür aldatma ve hüsran gözlüyorum. Çünkü yazilanlarin çogu, kisitli tarih meseleleri hakkindadir ki sinirli bir tesiri vardir. Ben, İmam Ali'nin bütün ümmetler ve zamanlar için salahiyetli ve uygun oldugunu düsünüyorum. İste olaya bu açidan bakarak, İmam Ali hakkinda bir kitap yazmaya basladim. Fransa devrimi fikirleri kitabi da, tarih hakkinda çalismak ve ayni zamanda zamanin ihtiyaci olan bir soruna da çare aramak için yazildi.

Soru: Zaman derken yirminci asri kastediyorsunuz herhalde?

G. Jordac: Evet evet.

İnsan haklari, zamanin degismesiyle degismiyor. Özgürlük hakki, yasam hakki, bir kimsenin baskasi degil de kendisi olma hakki, bütün bunlar İmam Ali'de mevcuttur; İmam Ali'nin fikirlerinde ve özellikle Nehcül Belaga'da görülmektedir. Temiz ruh, salim ahlak ve bütün insanlarin kendilerini özgür hissetmelerinin gerekliligi gibi konulari İmam Ali'nin görüslerinde bulursunuz.

Hatta İmam Ali'nin zirhini alip sonra inkar ettiklerinde, hakkini aramak için kadiya gitmistir. Bu peygamberlerin ahlakinin bir örnegidir. Demek ki o, varlikçi bir adamdi ve varlik, belli bir zaman ve herhangi bir hudutla sinirlandirilamaz. Onun var olusu bütün asirlari kapsar. İmam Ali, zihninde, fikrî ve edebî eserlerinde bütün zaman ve mekanlarda yasayan insanlarin tüm arzularini bir araya toplamistir.

İmam Ali'nin yüceligi, onun belli bir zaman, mekan ve kavim için degil bütün insanlik için mesaj sahibi olmasindan kaynaklanir. Sen bir kavim için ve bir din için degilsin, bütün insanlik içinsin! Hiçbir kavimde ve hiçbir zamanda İmam Ali gibisini bulamazsiniz.

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
06-11-2014 07:10 - 4124 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
28-03-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım