Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
GADİR-İ HUM’U BİR DE BÖYLE ANLAMAK!
Mehdi AKSU

“Doğrusu bugün (Gadir-i Hum günü) Hz. İbrahim’in ateşten kurtulduğu ve Allah için şükür orucu tuttuğu gündür; Bugün Hz. Resul-ü Ekrem’in emir-ül müminin Ali’yi sancak olarak yerine bıraktığı, faziletini aşikâr ettiği, yerine vasi bıraktığı ve oruç tuttuğu gündür. Bugün oruç, kıyam, yemek yedirme, kardeşler ile sıla yapma günüdür. Bugün Rahman’ın razı olduğu ve şeytanın da ümitsizliğe kapıldığı gündür.”(İmam Cafer Sadık aleyhisselam)

“Gadir-i Hum günü Ramazan bayramı, Kurban bayramı ve Cuma bayramı arasında yıldızlar arasındaki ay gibidir.”  (İmam Cafer Sadık aleyhisselam)

Gadir-i Hum bisatın/risaletin tamamlayıcı etkenidir. Gadir-i Hum risaleti, imameti, Mehdeviyeti birbirine bağlayan sebeptir. Gadir-i Hum İlahi mesaj ve emirlerin devam etmesinin nedenidir. Gadir-i Hum birçok hadise gibi ibret alınması için salt tarihsel bir vakıa değildir. Gadir-i Hum dünün, bu günün ve yarının hadisesidir. Gadir-i Hum kurumayan ve daima akan bir çeşme misali ebedi bir hadisedir.

Allah resulünden sonra iki ekol, iki mektep şekillendi. Biri İmamet mektebi diğeri hilafet mektebi, biri Gadir-i Hum tefekkürü diğeri Sakife tefekkürü. İmametin, aşuranın, Mehdeviyetin ruhundan haberdar olanların Gadir-i Hum gerçeğine bir de şu açılardan bakmaları çok yararlı olacaktır;

1-Doğru ve sahih olan mektebi, ciheti ve tarzı tercih etmek; Öncelikle şunun bilinmesi gerekir ki, bazılarının zannettiği gibi Gadir-i Hum tarihin gerisinde kalan düne ait bir mesele değildir. Gadir-i Hum kavramı bu günün meselesidir. Bugün sorumluluk kabul eden bir Müslüman bir mektebe göre yaşamak, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek ve diğer ibadetlerini yapmak, Kuran’ı ve İslam’ı anlamak istiyor. Örneğin Kuran’ı anlamak isteyen bir insan Kuran’ı açtığı zaman karşısına farklı farklı görüşler çıkıyor. Zehhak şöyle demiştir, Vasıl b. Ata şöyle demiştir, İbni Abbas böyle demiştir, İmam Ali aleyhisselam şöyle buyurmuştur… Bu insan sahabelerin, tabiinin, masum imamın Kuran tefsirine dair nakledilen onlarca farklı görüş içerisinden hangisinin hüccet, doğru ve sahih olduğunu bilmek ve öğrenmek istiyor. Böyle bir durumda Kuran tefsirini kimden öğrenmelidir. Kimin sözü Allah’ın muradı ve Resul-ü Ekremin sözü ile mutabıktır.

Fıkıh ilmine göre namaz kılmak isteyen bir Müslüman nasıl ve kime göre namazını kılmalıdır. Toprağa secde mi sahihtir yoksa halıya, kilime secde mi sahihtir? Ezan okumak istediğinde “Hayye ala Hayril amel” söylemeli midir, söylememeli midir? Hacca gittiğinde hac amellerini kimin görüşlerine, fetvalarına göre yerine getirmelidir? İmam Muhammed Bakır aleyhisselamın ve İmam Cafer Sadık aleyhisselamın buyruklarına göre mi hac amelini yapmalıdır yoksa diğerlerinin farklı fetvalarına göre mi?...

Görüldüğü gibi Gadir-i Hum kavramının içerisinde bu hakikatler bulunmaktadır. Gadir-i Hum velayet mektebine mensup olanların mektebi tefekkürünü şekillendirmektedir. Kendisine bir ekolü seçmek isteyen hangi ekolü tercih etmelidir? Mezhepler içerisinde Hanefiliği, Şafiiliği, Malikiliği, Hanbeliliği, Şialığı ve bunlar içerisindeki yeni çıkan oluşumlardan hangisini tercih etmelidir. Bugün abdest almak isteyen Müslüman Ebu Hanife’ye göre mi yoksa İmam Ali’ye göre mi abdest almalıdır? Namazda besmeleyi sesli mi, sessiz mi okumalıdır veya hiç okumamalı mıdır? Bunları kime göre yapmalıdır. Örneğin, Fahri Razi tefsir eserinin ilk bölümlerinde şöyle demiştir; İmam Ali aleyhisselam namazda besmeleyi sesli okurdu ama falanca, falanca, falanca sessiz okurdu. Sadece bu meselede kime göre amel etmek gerekir? Dolayısıyla Gadir-i Hum konusu mektep, ekol, tarz seçmektir; Ameli ahkâmın ve inançların keyfiyetini seçmektir.

2-Mektebin devamı, müçtehitlere müracaat etmek ve velayeti fakih-i kabul etmek; Gadir-i Hum kavramının içerisinde bulunan bir diğer anlam velayet mektebinin devamıdır. Gadir-i Hum konusu sadece İmam Ali aleyhisselamın imamet meselesi değildir. Gadir-i Hum konusu bir imamın imametinin başlangıcıdır. Yani bir imam imamet makamında ise ondan sonra bir diğer imam, sonra bir diğer imam… Yani İmam Ali aleyhisselam, sonra İmam Hasan aleyhisselam, sonra İmam Hüseyin aleyhisselam…  Sonra İmam Sadık aleyhisselam… Sonra İmam Hasan Askeri aleyhisselam, sonra imam Mehdi aleyhisselam…  Sonrasında intizar kavramına gelinir. Yani Gadir-i Hum bir halkayı oluşturmaktadır ve bu halka içerisinde on bir imam bulunmaktadır ve bu dönem 250 yıl devam etmiştir. Daha sonra İmam Mehdi aleyhisselamın dönemi başlar, sonra dört özel naibin dönemi ve sonrasında genel naiplerin dönemi başlar. Sonrasında ise merceiyet ve velayeti fakih bu halkanın içerisinden çıkar, faydasını ve etkinliğini gösterir.

Gadir-i Hum bugün bizlere şunları söylemektedir; Senin hayatta olan ve yaşayan bir imamın var. O senin amellerini görür, sana dua eder ve bir gün zuhur edecektir. İmamın zahirde olmadığı zaman (gaybet dönemi) İmamına en yakın olana müracaat etmelisin. Bu kavramlara göre Gadir-i Hum’un sadece tarihi bir vakıa olduğunu hangi velayet mensubu söyleyebilir! Gadir-i Hum tarihi bir hadise olmakla beraber itikadi bir kavramdır. Zira Gadir-i Hum kavramı ile aşura, Mehdeviyet ve intizar arasında bağ kurula bilinir. Çünkü Gadir-i Hum mektebinin içerisinden Mehdeviyet ve intizar mektebi doğar.

3-Gadir-i Hum kavramından ve hakikatinden model edinme; Gadir-i Hum kavramının içerisinde bulunan bir diğer anlam;Gadir-i Hum bizlere model kazandırır. Kazandırdığı modele uymamızı ve o modele göre yaşamamızı emreder. Gadir-i Hum bizlere model tayin ettiği gibi metot, yol ve yordamı da öğretir. Gadir-i Hum bizlere şöyle seslenir; Eğer yöneticilik yapmak istiyorsan Malik Eşter’in emirnamesini oku ve amel et, Hz. Peygamberi tanımak istiyorsan Nehcül Belağa’yı oku, dua şeklini ve adabını bilmek istiyorsan Sahife-i Seccadiye’yi oku, zalime karşı durmak istiyorsan aşura ve Kerbela tarihini oku…

Gadir-i Hum kavramını ve Hz. Fatıma aleyhasselamın iki hutbesini derk eden İslam’ı, tevhidi, nübüvveti anlar ve hizmet noktasında İslam’a hakkı ile hizmet eder. Ama Gadir-i Hum kavramını ve Hz. Fatıma aleyhasselamın iki hutbesini anlamayan ve derk etmeyen İslam’ı tevhit ve nübüvveti anlayamayacağı gibi hizmet noktasında da İslam dinine hakkı ile doğru bir biçimde hizmet edemez.

Selam ve dua ile…

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
12-09-2017 17:26 - 1693 Okunma
Mehdi AKSU yazarın diğer yazıları [ Tümü ]
İRAN’DA SÜNNİLER! 14-12-2018 tarihinde eklendi
DİRENİŞİN ADI FİLİSTİN! 15-05-2018 tarihinde eklendi
UKRAYNA'DA HZ. MEHDİ COŞKUSU! 03-05-2018 tarihinde eklendi
DÖRT ZÜMREYE ÇOK DİKKAT ETMEK İNDİRİLEN DİNİN EMRİDİR! 20-02-2018 tarihinde eklendi
RABBANİ ALİM ÜSTAT HAMİT TURAN’IN ANISINA! 10-02-2018 tarihinde eklendi
EHLİBEYTİN LİSANINDA AMİN KELİMESİ VARMIDIR? 07-02-2018 tarihinde eklendi
AHMAK VE CAHİL ŞİA! 27-01-2018 tarihinde eklendi
SALAT: DUA MI NAMAZ MI? 16-01-2018 tarihinde eklendi
ASRIMIZIN FİTNELERİ! 01-01-2018 tarihinde eklendi
EMEK VE HİZMETE KADİR ŞİNAS OLMAK! 15-11-2017 tarihinde eklendi
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
16-04-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım