Ana Sayfa İç Gündem Ülke Gündemi Dünya Gündemi Kütüphane Etkinlik Kültür -Sanat- Bilim Haber - Analiz Caferider
Dahvu’l Arz Günü anlamı ve amelleri
Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
26-09-2014 14:17 - 3119 Okunma

Yüce Allah Naziat suresinin 30. Ayetinde şöyle buyurmuştur:

وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا

“Ve yeryüzünü de bundan sonra yayıp döşedi…” (Gölpınarlı Meali)

Bu mubarek ayetin tefsiri ile ilgili çeşitli anlamlar bulunmaktadır. Zaten başlı başına Kur’ân-i Kerîm’de açık bir biçimde ayet olarak yer almış olması hadisenin ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.

Ayette geçen “dahv” fiili yayıp döşemek demektir. Müfessirler ayet ile ilgili olarak çeşitli anlamlar zikretmişlerdir.

Birinci anlam:

Bildiğiniz gibi dünyamız, suyla dolu bir gezegendir ve dörtte üçü sudur. Dünyanın yaratılış sürecinin bir evresi de tamamen sularla kaplı olduğu dönemdir. O evrede insanlığın yaşayabileceği bir ortamı bulunmuyordu. Allah-u Teâlâ bu evreyi, yerüzünün kutuplarına ve farklı yerlerine suları çekerek sonlandırdı. Bu sayede artık yeryüzü insanlık için yaşanacak şekilde kurudu. Ya da başka bir deyişle döşenmiş oldu. Yani artık dünya insanların yaşayabileceği bir yer haline geldi.

İşte bu suların çekilip dünyanın kuruması ve insanlık için döşenmesi olayına “Dahv’ul Arz” denir.

İkinci bir anlam da şudur:

Başlangıçta yeryüzü çok dik ve engebeli yükseltilerden oluşuyordu. Böylesine dik ve engebeli araziler insanlığın yaşamı için uygun değildi. Bu sebeple yağmurlar yağmaya başladı ve bu sarp çıkıntıları azaltarak düzlükler oluşturmaya başladı. İşte böylece yeryüzü döşenmeye ve yayılmaya başladı.

(Bazı müfessirler ise “dahv” fiili bu ayetin dünyanın hareketine işaret ettiğini, çünkü “dahv” kelimesinin anlamlarından birinin itme olduğunu ve bunun dünyanın kendi etrafındaki ile güneş etrafındaki hareketi anlamına gelebileceğini zikretmişlerdir.)

Netice itibari ile Allah-u Teâlâ’nın yeryüzünü insanlık için yaşanacak hale getirmiştir. Bu olayın başlangıcı rivayetlerde Zilkade ayının 25. Günü olarak zikredilmiştir ve bu güne “Dahvu’l Arz- Yeryüzünün yayıldığı” gün olarak bilinir.

Bu güne özel bazı ameller rivayet edilmiştir.

Mefatih-ul Cinan kitabında bununla ilgili olarak şunlar söylenmektedir:

25 Zilka’de ayının yirmi beşinci günü “Dahvu’l Arz” günüdür. Yıl içinde oruç için tahsis edilen dört günden biridir. Bu günde oruç tutmanın yetmiş yıl oruç tutmaya denk olduğu rivayet edilmiştir.Başka bir rivayette de bu orucun yetmiş yıllık günahların keffareti olacağı; Bu günün gecesini ayakta geçirip gündüzünde de oruç tutan kimsenin yüz yıllık ibadet etme sevabına sahip olacağı ve o kimse için yeryüzü ile gökyüzü arasındaki her şeyin istiğfar edeceği nakledilmiştir. Bu günde Allah’ın rahmeti yeryüzüne yayılmıştır. Bu günde Allah-u Teâlâ’ya ibadet ve Allah-u Teâlâ’yı zikretmek için toplanmada büyük ecir vardır.

Bu güne özel, oruç ve guslün dışında iki amel daha zikredilmiştir:

Birincisi: Kum şehrinde bulunan Şia kitaplarında da rivayet olunan namazdır. O da kuşluk vakti (güneş yükseldikten sonra) iki rekat namaz kılmak. Bu namazın her bir rekatında fatiha suresi ve beş defa Şems suresi okunur. Namaz sonunda selam verdikten sonra şöyle denir:

لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إلاّ بِاللهِ الْعَلىِّ

"La hawle wela quwwete illa biLlahil Aliyyil Azîm!"

(Güç ve Kuvvet ancak Ulu ve Yüce Allah iledir!)

Ardından da şöyle denir:

يا مُقيلَ العَثَراتِ اَقِلْني عَثْرَتي، يا مُجيبَ الدَّعَواتِ اَجِبْ دَعْوَتي، يا سامِعَ الاَصْواتِ اِسْمَعْ صَوْتي وَارْحَمْني وَتَجاوَزْ عَنْ سَيِّئاتي وَما عِنْدي يا ذَا الْجَلالِ وَالاكْرامِ

"Ya muqile alaseraat, eqilni asretî. Ya Mucîbedda’awât ecib da’wetî. Ya esma’el eswât isma’ sawtî werhamnî wetecawez an seyyi’âtî we ma indî; ya Zel Celâl-i wel-İkrâm!"

(Ey sürçmeleri affeden! Sürçmemi affet! Ey duaları kabul eden! Duamı kabul et! Ey sesleri duyan! Sesimi duy; bana merhamet et! Günah ve kötülüklerim ile bende bulunan çirkinliklerden geç (onları bağışla); Ey Yücelik (Celâl) ve İkram Sahibi!

İkincisi de; Şeyh Tusî’nin Misbah adlı kitabında bu günde okunması mustehap olduğu rivayet edilen şu duayı okumaktır:

اَللّهُمَّ داحِيَ الْكَعْبَةِ، وَفالِقَ الْحَبَّةِ، وَصارِفَ اللَّزْبَةِ، وَكاشِفَ كُلِّ كُرْبَة، اَسْاَلُكَ في هذَا الْيَوْمِ مِنْ اَيّامِكَ الَّتي اَعْظَمْتَ حَقَّها، وَاَقْدَمْتَ سَبْقَها، وَجَعَلْتَها عِنْدَ الْمُؤْمِنينَ وَديعَةً، وَاِلَيْكَ ذَريعَةً، وَبِرَحْمَتِكَ الْوَسيعَةِ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد عَبْدِكَ الْمُنْتَجَبِ فِى الْميثاقِ الْقَريبِ يَوْمَ التَّلاقِ، فاتِقِ كُلِّ رَتْق، وَداع اِلى كُلِّ حَقِّ، وَعَلى اَهْلِ بَيْتِهِ الاَْطْهارِ الْهُداةِ الْمَنارِ دَعائِمِ الْجَبّارِ، وَوُلاةِ الْجَنَّةِ وَالنّارِ، وَاَعْطِنا في يَوْمِنا هذا مِنْ عَطائِكَ الَْمخْزوُنِ غَيْرَ مَقْطوُع وَلا مَمْنوُع، تَجْمَعُ لَنا بِهِ التَّوْبَةَ وَحُسْنَ الاَْوْبَةِ، يا خَيْرَ مَدْعُوٍّ، وَاَكْرَمُ مَرْجُوٍّ، يا كَفِيُّ يا وَفِيُّ يا مَنْ لُطْفُهُ خَفِيٌّ اُلْطُفْ لي بِلُطْفِكَ، وَاَسْعِدْني بِعَفْوِكَ، وَاَيِّدْني بِنَصْرِكَ، وَلا تُنْسِني كَريمَ ذِكْرِكَ بِوُلاةِ اَمْرِكَ، وَحَفَظَةِ سِرِّكَ، وَاحْفَظْني مِنْ شَوائِبِ الدَّهْرِ اِلى يَوْمِ الْحَشْرِ وَالنَّشْرِ، وَاَشْهِدْني اَوْلِياءِكَ عِنْدَ خُرُوجِ نَفْسي، وَحُلُولِ رَمْسي، وَانْقِطاعِ عَمَلي، وَانْقِضاءِ اَجَلي، اَللّهُمَّ وَاذْكُرْني عَلى طُولِ الْبِلى اِذا حَلَلْتُ بَيْنَ اَطْباقِ الثَّرى، وَنَسِيَنِى النّاسُونَ مِنَ الْوَرى، وَاحْلِلْني دارَ الْمُقامَةِ، وَبَوِّئْني مَنْزِلَ الْكَرامَةِ، وَاجْعَلْني مِنْ مُرافِقي اَوْلِيائِكَ وَاَهْلِ اجْتِبائِكَ وَاصْطَفائِكَ، وَباركْ لي في لِقائِكَ، وَارْزُقْني حُسْنَ الْعَمَلِ قَبْلَ حُلُولِ الاَْجَلِ، بَريئاً مِنَ الزَّلَلِ وَسوُءِ الْخَطَلِ، اَللّهُمَّ وَاَوْرِدْني حَوْضَ نَبِيِّكَ مُحَمَّد صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ، وَاسْقِني مِنْهُ مَشْرَباً رَوِيّاً سائِغاً هَنيئاً لااَظْمَأُ بَعْدَهُ وَلا اُحَلاَُّ وِرْدَهُ وَلا عَنْهُ اُذادُ، وَاجْعَلْهُ لي خَيْرَ زاد، وَاَوْفى ميعاد يَوْمَ يَقُومُ الاَْشْهادُ، اَللّهُمَّ وَالْعَنْ جَبابِرَةَ الاَْوَّلينَ وَالاْخِرينَ، وَبِحُقُوقِ اَوْلِيائِكَ الْمُسْتَأثِرِينَ اَللّهُمَّ وَاقْصِمْ دَعائِمَهُمْ وَاَهْلِكْ اَشْياعَهُمْ وَعامِلَهُمْ، وَعَجِّلْ مَهالِكَهُمْ، وَاسْلُبْهُمْ مَمالِكَهُمْ، وَضَيِّقْ عَلَيْهِمْ مَسالِكَهُمْ، وَالْعَنْ مُساهِمَهُمْ وَمُشارِكَهُمْ، اَللّهُمَّ وَعَجِّلْ فَرَجَ اَوْلِيائِكَ، وَارْدُدْ عَلَيْهِمْ مَظالِمَهُمْ، وَاَظْهِرْ بِالْحَقِّ قائِمَهُمْ، وَاجْعَلْهُ لِدينِكَ مُنْتَصِراً، وَبِاَمْرِكَ في اَعْدائِكَ مُؤْتَمِراً اَللّهُمَّ احْفُفْهُ بِمَلائِكَةِ النَّصْرِ وَبِما اَلْقَيْتَ اِلَيْهِ مِنَ الاَْمْرِ في لَيْلَةِ الْقَدْرِ، مُنْتَقِماً لَكَ حَتّى تَرْضى وَيَعوُدَ دينُكَ بِهِ وَعَلى يَدَيْهِ جَديداً غَضّاً، وَيَمْحَضَ الْحَقَّ مَحْضاً، وَيَرْفُضَ الْباطِلَ رَفْضاً، اَللّهُمَّ صَلِّ عَلَيْهِ وَعَلى جَميعِ آبائِهِ، وَاجْعَلْنا مِنْ صَحْبِهِ وَاُسْرَتِهِ، وَابْعَثْنا في كَرَّتِهِ حَتّى نَكُونَ في زَمانِهِ مِنْ اَعْوانِهِ، اَللّهُمَّ اَدْرِكْ بِنا قِيامَهُ، وَاَشْهِدْنا اَيّامَهُ، وَصَلِّ عَلَيْهِ وَارْدُدْ اِلَيْنا سَلامَهُ، وَالسَّلامُ عَلَيْهِ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ

“Allah'ım! Ey Ka'benin yerini yayan, tohumu yaran, şiddetleri bertaraf eden ve bütün sıkıntıları gideren! Hakkını yücelttiğin, -üstünlük bakımından diğer günlerden- öne geçirdiğin, müminlerin yanında emanet bıraktığın ve sana ulaşmak için vesile kıldığın bu gündeki geniş rahmetinin hürmetine senden şunu diliyorum: Buluşma gününe yakın olan misakta (sözde) seçkin kılınan, her kapalı,muğlak kalanı açan ve her türlü hakka çağıran Muhammed'e ve nurlu hidayet kandilleri, Cebbar olan - Allah'ın hidayet- direkleri ve Cennet ile Cehennem'in emir sahipleri olan Pek pâk kılınmış Ehlibeyti'ne salât et; bu günümüzde bize hiçbir zaman kesilmeyecek ve engellenmeyecek olan bağış hazindenen bağışta bulun ve Bu bağışına ek olarak da, tövbe ve güzel bir geri dönüş ile ihsanda bulun; ey Kendisinden istenilen kimselerin en üstünü, ey ümit edilen kimselerin en yücesi, ey - kullarının işlerine- yeten, ey vefâkâr, ey lütfu gizli olan! Kendi lütfunla bana lütufta bulun, affın ile beni mesut et, yardımınla beni destekle! Emir sahiplerinin ve sırrının koruyucuları vesilesiyle yüce zikrini unutturma! Kıyamet ve maşher gününe kadar beni zamanın şaibelerinden (kötülüklerinden) koru! Ruhum bedenimden çıktığı, ölüm günüm çattığı, amelimin kesildiği ve ecelimin geldiği günde; evliyanı (dostlarını) başımda hazır bulundur ki onları görerek dünyadan göçeyim)!”

“Allah'ım! Uzun süre toprak tabakaları arasında giriftar olduğum ve peşimden insanlar beni unuttukları vakit; sen beni an! Beni kalış yurduna al ve keramet konağına yerleştir! Beni kullarının arasından seçip has dostların kıldığın kimselerle hep birlikte bulunan kimselerden kıl! Seninle buluşmamı bereketlendir! Ecel gelip çatmadan önce beni sürçmelerden, çirkin sözlerden ve ahmaklıklardan arındırılmış iyi amelle rızıklandır!”

“Allah'ım! Peygamberin Muhammed’in (Allah-u Teâlâ O'na ve Pâk Ehlibeyti'ne salât etsin) havuzuna götür ve o tatlı ve lezzetli sudan içir ki; ne bir daha susayayım, ne reddedileyim ne de oradan kovulayım! Orayı benim için, şahit kıldığın kimselerin (şahitlik etmek için) ayağa kalktığı günde; en iyi azık (yeri) ve en vefakar geri dönüş menzili (yurdu) kıl!”

“Allah’ım! Dostlarının haklarını yağmalayan zorbaların ilklerine de sonuncularına da lanet et!”

“Allah’ım! Onların -zülümlerinin- temellerini yık; takipçilerini ve onlar için çalışanları helâk et, helâklarını çabuklaştır! Ülkelerini ellerinden al, yollarını onlara dar et, yaptkları amellerde payı olanlar ile yaptıklarına ortak olanlara lanet et!”

“Allah’ım! Veli’n (Dostun’un) ortaya çıkışını çabuklaştır! Yaptıkları zülümlere o kimselere geri döndür! Onlardan hak üzere intikam almak için kıyam edecek olacak olanı (Dostun’u) ortaya çıkar! O’nunla senin dinini zafere eriştir ve O’nunla Senin, Senin düşmanlarına yönelik emrini icra ettir!”

“Allah’ım! Sen razı olana, –zayıf düşen- dinin yeniden gücüne geri dönene ve hak tamamiyle halis ve pak kılınıp, batıl da tamamiyle yok oluncaya kadar; Meleklerle O’na yardım et ve Kadir gecesi takdir buyurduğun emir (vesilesi) ile O’na, Senin düşmanlarından Senin için intikam aldır!”

“Allah’ım! O’na ve tüm atalarına salât eyle! Bizi O’nun ashabından ve ordusundan kıl! O geri döndüğü zaman, bizi de diriltip dünyaya döndür ki; O’nun –hükümeti- döneminde yarenleri (yardımcıları) olalım! Allah’ım O’nun devrimine bizleri eriştir ve O’nun günlerini bize göster”

“Allah’ım O’na salât et ve O’nun verdiği (cevap) selâmı(nı) bize ilet!”

“Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketleri O’nun üzerine olsun!”

(Mefatîh-ul Cinan Kitabının Türkçe tercümesinden az bir tasarrufla nakledilmiştir.)

Ayrıca Seyyid Damad (Allah O'na rahmet eylesin) "Risale-i Erbaa" adlı risaletinde Dahvu'l Arz günü Hz.İmam Rıza’nın (O'na selâm olsun) ziyareti bulunduğunu söylemiş ve ziyaretin fazileti,sevabı ve özel adabına vurgu yapmıştır. Aynı şekilde Receb-i Şerîf ayının ilk gününde de Hz. İmam Rıza’nın (O'na selâm olsun) ziyaretine özel vurgu yapılmıştır ve bunun yapılmasına büyük teşvikte bulunulmuştur.

Paylaşım :
Mail Yazdır Yorum Yaz 0 Yorum
26-09-2014 14:17 - 3119 Okunma
Caferider Web TV
Video Galeri
Foto Galeri
Yazarlar Tümü
Şirali Bayat
ŞİA-CAFERİ AZERİ MİLLETİNİN YÜCELİŞ SERÜVENİ
Av. Sinan Kılıç
Selahattin Özgündüz’e neden saldırıyorlar?
İbrahim ŞEREN
ALLAH PEYGAMBERİNİ MUHATAP ALARAK YÜCE KURAN’DA ŞÖYLE BUYURUYOR
Mehdi AKSU
İRAN’DA SÜNNİLER!
Hamit Turan
ŞÎR-İ FIZZA
Çayan Uludağ
Mekteb-i Kerbela
Abdullah Turan
İmam Mehdi'nin Dünyaya Geldiğini İtiraf Eden Ehl-i Sünnet Âlimleri
Kasım Alcan
Hiç olmazsa dünyanızda özgür kişiler olun
Namık Kemal Zeybek
Osmanlı'da Alevi Katliamı
Orhan Kiverlioğlu
Biz büyük devlet iken
Seyyid Ahmedi Safi
Tüm Müslümanları ilgilendiren önemli sorun
Hüseyin Çaça
Kerbela Hadisesi-1-
Musa Ayaztekin
Muta Nikahı Nedir, Ne Değildir?
28-03-2024 | Ana Sayfa | Ana Sayfam Yap | Sitenize Ekleyin | Künye | Foto Galeri | Video Galeri | Yazarlar | İletişim | RSS
CaferiDer ® 2012  
Sitede bulunun içerikler ve analizler kaynak gösterilerek alıntılanabilir Tasarım & Yazılım : Network Yazılım